29 Aralık 2013 Pazar

2013 Favorilerim

Herkese merhaba!

Geçtiğimiz günlerde belirttiğim gibi yeni yıla girmeden sizlerle 2013 favorilerimi paylaşmak istedim. Bunların çoğu çok sık kullandığım ürünler. Her kozmetik dalından birer tane favori seçmek yerine gerçekten çok memnun kaldığım ürünleri kategorilendirerek paylaşmak istedim. Mesela bu yıl pudra ve kapatıcı olarak çok memnun kaldığım bir şey kullanmadım, o yüzden düzenli olarak kullandıklarımı eklemiyorum "favori" denecek kadar memnuniyet nedeni olmadıkları için. Onun dışında çok çok severek kullandığım "yine olsa yine alırım!" dediğim herşey sırasıyla gelsin!


Monteil Acti Vita Intensive Anti-Age Hand Treatment
El Kremi

Bu kremi aslında önceki sene almıştım ama bu birkaç haftadır elimi ne zaman kuru hissetsem bunu kullanıyorum. İşyerinde de yanımda ve çok çok memnunum. Anti aging ürünü kullanacak durumda değil ellerim ama ben elimi yapış yapış bırakmadan çok çok nemlendirip yumuşatmasını çok seviyorum. Geçen hafta L'occitane'ın çok meşhur Shea el kremlerinden parfümlü bir tanesini aldım fakat o ellerimi çok kısa bir süre nemlendirirken bunu neden bu kadar sevdiğimi de bana göstermiş oldu.


L'occitane Fleur D'or & Acacia Eau de Toilette

Bunu geçenlerde yazdığım wishlistimin başına atmıştım. Son zamanlarda koku anlayışım biraz değişti ve benim gibi şekerli kokuları seven birine ilk koklayışta aşkı yaşatan bu çiçeksi koku aklımda bir ay kazılı kaldıktan sonra doğumgünü hediyem olarak istek listemden çıktı. Doğumgünü ayıma da denk gelince L'occitane kartımla %20 indirimle aldım, iyice güzel oldu.


Vichy Normaderm Gözenek Sıkılaştırıcı ve Temizleyici Tonik

Bunu Ağustos ayı ortası gibi almıştım, gördüğünüz gibi dibinde çok az kaldı. Resmen yenisini bir süre alamayacağım için azaldığı anda tam makyaj yaptığımda yüzümü yıkadıktan sonra kullanmaya başladım. Düzenli kullandığınız takdirde yaptığınız peelingden sonra T bölgesinde ölü deri birikimini oldukça erteliyor. Bundan önce 3 günde bir peeling yapmam gerekirken bununla haftada bire indirdim. Çok çok memnun kaldım.


Pantene Kırık Saç Uçları Onarıcı Serum -
John Frieda Shine Shock Perfecting Glosser

Pantene'in bu ürününü ilk aldığımda "hahahha hiçbir işe yaramaz bu, kırıkları nasıl onaracakmış?" dedim, bundan 2 yıl kadar önceydi, ve o gün bugündür saçımda kırık var diye bir kere makas vurmama gerek olmadı. Kırığı en az %80 azaltıyor kendimde gördüğüm kadarıyla. Saçları kırıldı diye değil, boyundan sıkıldınız diye kesiyorsunuz isterseniz. Kokusunun güzelliği de cabası.

John Frieda'nın bu "saç parlaklaştırma" iddiasıyla gelen "gloss" ürününün saçlarımı parlaklaştırıp parlaklaştırmadığını bilmiyorum ama bir ümit düzenli olarak saçlarımı yıkadıktan sonra uyguluyorum ve saçlarda inanılmaz güzel bir koku bırakıyor. Ne kokusu olduğunu tam açıklamam mümkün değil ama biraz hindistancevizini andırıyor bana, çok hafif ama kalıcı bir koku olması da ayrı güzel. Saçlarınız 2 gün öyle kokuyor. Elektriklenmesi de biraz azalıyor.
Kapalıyız ama sonuçta biz de saçlarımıza dikkat ediyoruz. :)  Özellikle Pantene'in ürününü kesinlikle öneririm kırılıp duran uçlardan şikayetçiyseniz.


Mary Lou-Manizer Aydınlatıcı: Geç olsun güç olmasın diyerek ekim ayı gibi tanıştığım, o gün bugündür benim aradığım o yoğun ve ten rengime uygun aydınlatıcı, aşırı kalıcı ve çok çok güzel duruşuyla gönlümü fethetmiş durumda. Günlük makyajımda da düzenli olarak kullanıyorum. Annemin deyimiyle "cansız manken" parlaklığı veriyor. İlginç ama güzel bir betimleme :)

Max Factor Lasting Performance fondöten: Anlatmama gerek var mı? Sanırım önceki yazılarımdan şuna bakmanız yeter. Hergün, hergün bunu kullanıyorum. High end ve 150 liraları bulan bir fondöten bile bunun yerini büyük ihtimalle alamaz.

Chanel Inspiraton Allık: Ekim'de %20 indirimle almıştım ve hayatımdaki ilk krem allığım olmuştu. İlk aldığımda "dünyanın en güzel allığı" demiş ama bir iki haftaya abarttığımı düşünmüştüm. Pembe allıklardan hemen bıkmıştım ki herşeyi değiştirdi. Hergün, hergün kullanmaya başladım. Uygulaması bu kadar kolay, bu kadar doğal duran, açık tenliler için bu kadar hoş bir pembe tonu ve bu kadar kalıcı bir allık... İyi ki geldin hayatıma bebeğim! Muhtemelen bitirdiğim ilk allığım olacaksın!


Benefit They're Real Rimel ve Gimme Brow

İkisi de 2013'te hayatıma giren, ikisi de yeri tarifsiz olan ürünler. Bana "hayatının geri kalanında tek bir makyaj malzemesi kullanabileceksin, bir tane seç" deseler, mosmor göz altlarıma rağmen hiç düşünmeden Gimme Brow derim. Yazısını şurada yazdığımda 2013'ün en çok rağbet gören yazısı olmuştu zaten. Oradaki o fotoğraf kesinlikle yalan değil, bir "önce-sonra" bu kadar hayat ve ifade değiştiremez. "Aman bu da ne kadar işime yarayacaksa" deyip "laf olsun" diye aldığım o ürün benim herşeyim oldu bu yıl. Bugünlerde bitirmek üzereyim ve o bittiği gün benim de bütün itibarım yerle bir olacak. Onsuz yaşamak istemiyorum, ilk maaşımla 1 de değil muhtemelen 2-3 tane alacağım. 

MAC 231 fırça da bir çekimde ruj fırçası olarak kullanırım diye aldığım ama tamamen farklı bir amaç olan kaş boyama-doldurma için inanılmaz olduğunu düşündüğüm bir fırça. Hem Gimme Brow'la keskin hatlar yaratmak hem de mat farla kaş doldurmada rahatlık sağlamak onun işi. İyi ki tuhaf şekilde ve farklı amaçla da olsa girdi hayatıma!

Benefit They're Real rimel benim günlük makyajımda hergün kullandığım rimelim. Başta çok memnun kalmamıştım kirpiklere çok yapıştığı ve zor temizlendiği için ama sonradan zamanla bu sorunu görmez oldum ve zaten o bakışlardaki ifadeyi değiştirme gücü herşeye yetti. O da iyi ki geldi hayatıma, muhtemelen bir daha hiç gitmeyecek.



Guerlain Les Fauves - 14
Tom Ford Cognac Sable
The Balm Nude Tude

Bu yıl en iyi atağı far paletleri yaptı. Önceki yılın aksine hiçbir YSL far paleti listeme giremedi ama almayı bir yıl ertelediğim Guerlain Les Fauves baştacım oldu içindeki o kahveler ve mercanımsı yansımaları olan altın tonuyla. O müthiş dokusu, pigmentasyonu ve ışıltısıyla. Parasının hakkını gerçekten veriyor.

Tom Ford Cognac Sable... Bu paleti aldığım gün benim için bayramdı zaten. Aylarca hayalini kurduğum şeyi gerçekleştirdim ona sahip olduğumda. İçindeki tonların kullanışlılığı, o tek başına bile 190 lira etse yine verdiğiniz paraya değecek olan bakır ışıltılı farı, bütün o diğer üç farın "anlatamam, görmen lazım" dedirten o olgun ışıltısı, bunların o kadar rahatça dağıtılan yapıları... Ooof of, resmen bir yıldır aklımda Tom Ford'un bütün far paletleri, allıkları ve rujlarını edinmek var. Hayalî cüzdanıma incir ağacı dikildi dostlar!

The Balm Nude Tude far paleti yine çekimde kullanmak üzere alıp, "bunu nasıl bu kadar erteledim?" dememe neden oldu. Hele stand off-ish ve Stubborn tek başına bile yeterdi bana ki yanında diğer bütün o harika tonlarla geldi. Hayatınızda bir makyaj malzemesine 60 lira vererek edinebileceğiniz en iyi şey. Hatta kanıtı da bu yazı.

Yine "kısa tutacağım bu sefer" dedim ama destanlar yazdım. Önümüzdeki yıl bir Tom Ford ve Dior bağımlısı olacağım gibi hissediyorum. Blogum muhtemelen bu kadar kozmetik yazısıyla dolu olmak yerine kilo verme maceramla dolacak. Çünkü bir blog değil, güzellik sitesi açma planım var bir aya yakındır ve bir ekiple beraber yürütmem gerekecek kadar yoğun çalışma gerektirecek. Şu an sitenin tasarım aşaması, blogun yüzü olacak olan kişileri bulma gibi çalışmalarla uğraşıyoruz. İnanıyorum, harika şeyler olacak. O zaman tabi ki sizler de haberdar olacaksınız ve hepinizi güzellik yazıları için oraya davet edeceğim :)

Ayrıca bir de tekrar Youtube hesabı açıp videolar çekme planım var fakat muhtemelen bu sefer Türkçe değil de İngilizce olacak. Belki birkaç ay sonra içinde 10 dakikayı bulacak kadar sıkmayan makyaj videoları da olur. Yani 2014 için blog ve vlog manasında büyük planlarım var. İnşallah hepsini güzelce gerçekleştirebilirim ve sizlerle paylaşırım.

Sizlerle ortak favorilerimiz var mıymış? Öyleyse pek güzel!
2014 hepinize en çok hayal ettiğiniz ve uğruna emek verdiğiniz şeyleri hayırlısıyla getirsin.
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!

21 Aralık 2013 Cumartesi

MAC Buried Treasure Göz Kalemi

Herkese merhaba!

10 güne yakındır yazı giremedim çünkü tam da evde çevirmenliği oturtayım derken son anda işe girdim, aylardır istediğim ve beklediğim yerdeyim. Şu an daha ilk haftam bitti, ofisin konumu, diğer çalışanlar, bir akrabamın işyeri olması ve yakın oturmamız dolayısıyla gidiş dönüşte sorun yaşamamam, herşeyiyle harika! Ne kadar şükretsem az, bir de deli gibi bir yoğunluk getirdi ki artık gece 3'ten önce yatamayan insanın 12 olmadan gözleri hafiften kapanır oldu :) Ama hayat tam da yeni yıla girerken bu kadar değişti ve önümüzde daha güzel günler olacak inşallah, 1-2 aya koskoca bir haul yapıp bu 2-3 ayın acısını çıkarma planım var. Muhtemelen geçenlerde yayınladığım wishlisttekiler 2014'te birer birer listemden düşüp makyaj malzemelerim arasına katılacak. Heyecanlıyım!

Bugün MAC'in bir süredir yazısını yazmak istediğim Buried Treasure adlı göz kalemini tanıtacağım. Görselleri yeterince yardımcı olacak şekilde hazırladım, ben konuşacağıma fotoğraflar konuşsun! :)


Buried Treasure, siyaha çalan, içinde altın rengi simler olan, yeşil bir renge sahip. Önceki yazılarımdan birinde kahve renkli gözleri vurgulamak için yeşilin işe yaradığından bahsetmiştim, bunu da o amaçla almıştım ama yeşilden çok siyah durduğu için amacından şaştı. Yine de beğendim ve kullanışlı bir ton olduğunu düşünüyorum.

Sırasıyla: Yoğun hat ve Fırça ile dağıtılmış Hat
Solda: Doğal Işıklı Çekim   Sağda: Flaşlı Çekim
Doğal Işıkta Buried Treasure
Flaşlı Çekimde Buried Treasure

Bu ton gözleri yeterince, hatta klasik liner anlayışına uyacak kadar vurguluyor ama aynı zamanda siyahın klasikliğinden biraz kurtulmaya ve siyahın sertliği yerine biraz daha yumuşak bir ton kullanmaya imkan veriyor. Eğer siz de "siyah kullanmak istemiyorum ama kahverengi de çok klasik artık" diyorsanız bu ton güzel bir seçim olabilir. Fırça ile dağıtırken çok da zorluk çıkarmıyor, ayrıca içindeki simlerden dolayı kalemi kalın bir hat olarak uygulayıp fırça ile dağıttığınızda far gibi duruyor ve kolayca hafif buğulu göz makyajı yapabiliyorsunuz bu kalemle tek başına.

Bence hoş bir renk ve MAC'in denediğim bütün göz kalemleri gibi yumuşacık bir sürümü ve dokusu, yüksek miktarda pigmentasyonu var. Uygular uygulamaz rengini veriyor. Simleri çok ucuz ve kocaman durmuyor ama çok ince de değil. Fark edilir ama kalitesiz durmayan simler diyebiliriz.

Siz böyle bir tonu siyah liner yerine tercih eder misiniz? Görüşlerinizi paylaşmayı unutmayın.
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!

12 Aralık 2013 Perşembe

BeYu Light Reflecting Kapatıcı

Herkese merhaba!

Geçtiğimiz sene sıklıkla alışveriş yaptığımız bir mağazada bulunan BeYu markasından ilk birkaç ürünümüz annemden dolayı evimize girmiş bulundu. Ben genelde bilmediğim markaları denemeye pek zaman ayırmıyorum fakat annem kendisine birer fondöten ve kapatıcı almak istediğinde BeYu'nun bu kapatıcısını önermiş ve uygulamışlardı. Kendisi aldı ama uzun bir süre kullanmayınca ve benim de o aralar kapatıcım bitmek üzere olunca ondan ben devralmıştım.

Lafı uzatmadan değerlendirmeye geçiyorum.




Bu ürünü yapı, incelik ve kullanışlılık bakımından pek meşhur YSL Touche Eclat'ya benzettim. İncecik bir yapısı var, fazlasıyla likit, yoğun değil. Kapatıcılığı çok düşük, benim göz altımdaki mor halkaları Benefit Boing kadar iyi kapatamıyor mesela. Eğer tam makyaj yaptığım bir gündeysem ve dışarı çıkacaksam fondöteni yüzüme göz altı dahil uyguladıktan sonra bunu uygulamam daha iyi oluyor. Çünkü fondötenin kapatıcılığı olmadan bu pek işe yaramıyor. Bu durumda adının "light reflecting" yani "ışık yansıtan" olması gayet uyuyor çünkü ürünün de yüksek bir kapatıcılık sağlama iddiası yok, daha çok aydınlatma kontürü için işe yarar.
Bu tip ürünlerde olduğu gibi uygulama esnasında kremsi likit olan formu, biraz kuruduktan sonra pudraya dönüşüyor. Göz altı çizgilerine doluyor ne yazık ki, ben zaten hala dolmayan hiçbir ürün bulabilmiş değilim konu kapatıcı olunca. Yani özetle eğer Touche Eclat gibi incecik yapılı, likit krem formda, kapatmaktan çok, aydınlatma ve kontür amaçlı bir ürün arıyorsanız bu ürün işinizi görecektir. Ben özellikle kaş altına uygulamayı tercih ediyorum, onun dışında elimin çok fazla gittiği bir ürün değil.

Fiyatını ne yazık ki hiç hatırlamıyorum ama bu yazıyı yazarken internette yaptığım araştırmaya göre 40 liraya yakın, bu da benim kapatıcılardan beklentime göre fazlasıyla yüksek bu ürün açısından bakıldığında.
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!

9 Aralık 2013 Pazartesi

Kahve Rengi Gözleri Vurgulamak

Herkese merhaba!

Geçtiğimiz ayın 24'ünde YSL uluslararası makyaj sanatçısı Fred Letailleur Douglas'taki bir etkinlik için tekrar buradaydı ve ben de kendim için tüyolar almak üzere geçen yıldan beri yaptığım gibi yine kendisini ziyarete gittim.

O gün çok ufak ama hoş bir tüyo aldım ve bir de kendim deneyerek sizlerle paylaşmak istedim.

Gözlerim normalde koyu kahve, önceki bir sürü fotoğrafımdan görebilirsiniz, fakat Fred o gün siyah yerine haki yeşili bir liner uyguladı ve gözlerim birden ela gibi görünür, daha bir fark edilir oldu. Önceden bunu denemediğim için hiç tahmin ettiğim bir şey değildi ama gerçekten çok sevdim!
Türk kadınlarının çoğunluğu olarak koyu renkte gözlere sahibiz ve siyah yerine yeşil, özellikle de haki tonlarını kullanırsak daha dikkat çekici ve farklı bakışlar elde edebilirmişiz. Bunu öğrenmiş oldum.

Elimdeki ürünlerden yeşil için örnek vermek istedim.


Aslında Fred'in tercih ettiği haki tonu en çok bu iki farda üstte duran tona benziyordu. Altınımsı yeşil gibi, çok göze batan koyulukta olmayan bir tondu. Fakat elimde burada altta duran yeşil de var, bu da koyu bir yeşil ve çok güzel bir ton. Bu farlar kendi ufak mağazalarında ve Tekin Acar'larda satılan Make Up Studio'dan.


O günün hemen ertesinde elime geçen ufak bir ödemeyle MAC'e koşup benzer bir yeşil far ararken bulamayınca yeşil göz kalemlerine dalmıştım. Mağazada, normalde olduğundan çok daha farklı görünen Buried Treasure, ne yazık ki yeşilden daha çok siyah gibi. Temptalia da yeşil göz kalemlerini sınıflandırırken bu kalemi içine katmış ama ben çok da yeşile benzetemedim. Yine de yeşile iyi eşlik ettiğinden, içindeki simlerle de güzel bir seçenek.

Sephora Go on A Ride bir süre önce yine gözümde uygulamalı olarak fotoğrafını da eklediğim ve değerlendirme yazısını yazdığım bir kalem. İnanılmaz kremsi, yumuşak, bol pigmentli ve rengini aynen veren, çok güzel yapısı olan bir kalem. Değerlendirme yazımda da kahve gözlerim o yeşil liner ın içinden patlayıp çıkmıştı adeta, bu hem diğerlerine kıyasla daha bulunabilir ve ekonomik bir tercih hem de ilk elden kendim de etkisinden emin olduğum bir ton.


O gün bana uygulanan göz makyajının benzeri ise şöyleydi.


Gördüğünüz gibi gözün rengini biraz daha vurguluyor, biraz daha sıradanlıktan kurtarıyor. Hem de ortaya çıkarmasına rağmen siyah liner kadar koyu ve göze batan bir görüntü vermiyor, daha yumuşak duruyor.
Bende liner, gölge ve alt kirpik dibinde kullanılan yeşile göz kapağında gümüş bir destek verilmişti. İkisini beraber çok beğenmiştim. Gümüş de yeşille düşündüğümden daha güzel bir ikili oluşturdu, hem de gözlere biraz daha odaklandıracak bir ton, ve aydınlık bir hava da kattı. Burada kullandığım griler de yine birkaç yazı önceki "Nişan Makyajım" yazısındaki YSL ve Guerlain far paletlerindeki metalik griler. 

Yeşilin bu hafif, gözü çok abartılı olmadan vurgulama gücüne bayıldım. Öyle ki o gün bugündür siyahın klasikliğinden kurtulup daha farklı tonlarla haşır neşir olmaktayım. 
Fred'e siyah ve klasik bir makyaj önerisi istediğimde "eğer klasik bir şey uygularsan, diğer herkesten ne farkın kalır ki?" demişti gülümseyerek. Gerçekten farklı bir bakış açısı kattı makyaj anlayışıma. Bir süre böyle gider gibi. Hatta belki de kendi adıma, sonsuza kadar! :)

Umarım sizler de beğenmişsinizdir, bir sonraki yazıda görüşmek üzere.

29 Kasım 2013 Cuma

MAC 190 Fondöten Fırçası - Gerçekten Gerekli Mi?

Herkese merhaba!

Kim ne düşünür, ne kadar önem verir bilmem ama makyaj fırçası dendiğinde en gereksiz gördüğüm fırçalar fondöten fırçaları. Özellikle de fondöteni cildinize yedirmek değil de deyim yerindeyse "sıvamak" için kullanılan, yassı ve kıl uçlarıyla hafif bir C harfi çizenler.

Bu fırçayı kuzenime Amerika'dan getirmesini istediğim 109 numaralı kontür fırçası yerine yanlışlıkla vermişler ve bunu ancak o Türkiye'ye geldiğinde gördüm ve tabi ki artık fazlasıyla geçti. "Yine de bir şekilde kullanırım, hem ilk fondöten fırçam olur" diye düşündüm. Kullanımı için işe yarar bir fonksiyon buldum ama yine de bu tip fırçaların gereksiz ötesi olduğunu düşünmekten kendimi alamıyorum.



Bence fondötenin en pratik, en az zaman alan, en etkili sonuç veren kullanım şekli parmaklarla uygulamak. "Neden böyle düşünüyorum ki?" derken geçenlerde Youtube'da videolarını yeni bulduğum yabancı bir kızın söylediği söz üzerine geçtiğimiz yıl Lisa Eldridge'in kanalında 2 videosu yüklenen Mary Greenwell'in bu konudaki fikir paylaşımına denk geldim. Sektörde en az 20 yıllık tecrübesi olan Mary Greenwell "fondöten uygularken fırça yerine ellerimi kullanıyorum, çünkü fırçalar hem ürünü israf ediyor, hem gereksiz derecede zaman alıyor, hem de kirleniyor" diyordu videoda. Bence buna bir de "uygulamayı zorlaştırıyor" eklese tam olur, ki muhtemelen öyle de düşünüyor ama videoda belirtilmemişti. 

Bu fırça tabi ki MAC fırçalarının çoğunluğu, hatta belki de hepsi kadar güzel bir fırça. Ama aldığınız ürünü çok ince bir tabaka olarak uygulamak için neden bir fırçaya hele bir de Türkiye parasıyla 90 lira veresiniz ki? Düşünsenize, normalde pompa başlıklı bir fondöten parmaklarınızla uygulayacağınız zaman bir basışınızda tüm yüzünüze yetecek kadar ürün veriyorsa, fırçanın kılları ürünün neredeyse yarısını kendi kılları arasında biriktirdiği için kullanım miktarını iki katına çıkarmanız gerekecek. Ki bu tip fırçalar fondöteni cilde yedirmediği için ince bir kat geçecek ve özellikle de yoğun derecede renk eşitsizliğiniz varsa fondöten kullanmanız çok da bir anlam ifade etmeyecek çünkü çok kırmızı olan bölgeleriniz sadece pembeye dönüştüğüyle kalacak.

Ah, bu fırçalardan nefret bile ediyor olabilirim, o derece gereksiz buluyorum!

Ama yuvarlak başlıklı fondöten fırçalarını destekliyorum. Özellikle de Shiseido'nun fondöten fırçasında iki yıla yakındır gözüm var. Ve zaten MAC'in bu fırçasıyla aynı ya da yakın fiyatta olan o fırçayı almak, bunu tercih etmekten çok daha mantıklı.

Peki bu kirlenmiyor mu ya da ürün israfına sebep olmuyor mu? Tabi ki olur, tabi ki kirlenir. Antibakteriyel olduğu söylenmesine rağmen eninde sonunda fırçalarınızı yıkadığınız gün bunu da aralarına eklemeniz gerekecek. Ama en azından böyle başlığı olan bir fırçayla fondöteni cilde daha iyi yedirir, renk eşitliğini daha iyi sağlarsınız. Bu tip fırçalarla fondötenin ciltteki duruşu da çok doğal oluyor. O yüzden bunlara bu yazının esas konusu olan MAC 190 tipi yassı başlıklı fırçalara duyduğum antipatinin tam tersini duyuyorum.

"Bu kadar beğenmediğin fırçayla ne iş görüyorsun o zaman?" diyenleriniz olabilir. Düz bir fırça olmasına rağmen sentetik kılları olduğundan bunu krem allık uygulamak için kullanıyorum. Muhtemelen bu uygulama şeklinde de ürün israfı oluyor ama zaten allık bitirebileceğimi hiç sanmadığımdan pek sorun etmiyorum. Hem Chanel'in krem allığı biraz hızlı pudraya dönüşüp kuruduğu için parmaklarla yaymaya çalışmak daha zor oluyor. En azından o açıdan fazlasıyla yardımcı oldu.
Tabi bu fırçayı hiç almamış birinin krem allık uygulamak için almasını tavsiye etmem. Onun yerine duo fiber denen uçları sentetik, gerisi doğal kıl olan fırçalarla daha rahat uygulama yaparsınız çünkü bu fırçanın kılları çok sık ve yassı olduğu için düz bir çizgi gibi uygulanıyor allık, biraz daha doğal bir hat oluşturmak da zor oluyor klasik allık fırçalarına kıyasla. Ama en azından kullanacak bir alan buldum.

Sanırım fazlasıyla dert yandım bu fırçalarla ilgili. Sizin görüşleriniz neler? Paylaşmayı unutmayın!

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!

ARTIK YOUTUBE'DAYIM!
Youtube'dan beni takip edebilir, kanalıma abone olarak videolarımı izleyebilirsiniz :)
Bengisu Ayşe Youtube kanalı

27 Kasım 2013 Çarşamba

Wishlist - 1

Herkese merhaba!

İlk wishlist, yani istek listemi yazayım dedim bugün. Ve baktım aslında o kadar kabarıkmış ki bunları bir gün hep beraber almak kısmet olacak şekilde iyice para biriktirecek kadar beklemek ve çalışmak mükemmel olurmuş.

Lafı çok uzatmadan başlayayım!

Dün Cevahir AVM'deki L'occitane standına uğradığımda yılbaşı için üretilen ama daimi olarak üretimi devam ettirilecek olan seriyle, Akasya ve Mimoza serisiyle tanıştım. Normalde tatlı kokular sevmeme rağmen içim gitti gitti bu setin kokusuna! Hele o parfümü, benim "tek koku kullan, seni hatırlatsın" algımı tamamen yıktı!
İnşallah inşallah kısa zamanda kısmet olur ufak parfüm topluluğumun arasında onu da görmek.


Geçtiğimiz pazar günü Yves Saint Laurent uluslararası makyaj sanatçısı Fred Letailleur tekrar geldi ve ben TABİ Kİ tekrar gidip gördüm kendisini. Bu sefer bir de hafif bir göz makyajı uygulaması aldım ve ufacık hareketler, farklı renk seçimleriyle resmen aşık olduğum bir göz makyajı yaptı bana. O gün asistanlarından birinin bende kullandığı ruja da hayran kaldım. Hem artık Touche Eclat'yı da bir denemem lazım. Bu yüzden YSL listem biraz kabarık.

Makyajı en çok güzelleştiren bu likit linerın haki tonunda olanıydı.


Ayrıca alt kirpik dibine ve göze hafif bir gölge vermek için de bu paleti kullandı. 


Tabi Touche Eclat da dünya çapında bir klasik...


Ve makyajımda kullanılan ruj, Rouge Volupte Shine serisinden çok doğal bir tondu. Bendeki duruşuna bayıldım, bayıldım!


Sıra geldi Tom Ford'a...
Artık bir yıldan fazladır istediğim iki şey Frantic Pink adlı allık, 


...ve yabancı bloggerların öve öve bitiremediği allık fırçası.


NARS'ın en son çıkan kalem ruj serisi Satin Lip Pencil'dan Rikugien'e vuruldum resmen! Onu da, onu da istiyorum!



MAC'ten dün çok beğendiğim ama al(a)madığım "Legendary Black" adlı Pro longwear far da umarım ilk fırsatta benim olur.



Türkiye'de Zorlu AVM'deki Beymen'e ya da Kanyon Harvey Nichols'a geldi mi bilmiyorum ama Tom Ford'un Orchid Haze adlı far paleti de yine rüyalarımı süslemekte.


Ve sene başında kullandığım MAC göz kremimi geri istiyorum!


Ooof, of! Çok şey istiyorum, çok!

Daha kim bilir neler var aklıma ve gözüme takılan ama bunlar uzun süredir, uzun süreli olmayanlar da fazlasıyla yoğun şekilde aklımda. İnşallah şubat-marta kadar iyi bir birikim yapıp önümüzdeki iki ayın acısını çıkartma planım var. Bakalım, kısmet olacak mı?

Sizin bu listeden dikkatinizi çekenler, sahip olduklarınız ya da olmak istedikleriniz var mı?
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!

Not: Görsellerin hiçbiri bana ait değildir, reklam görseli bulunmayan ürünlerin görselleri diğer bloglardan alınmıştır.

23 Kasım 2013 Cumartesi

Shiseido Ibuki Gece-Gündüz Losyonu / Refining Moisturizer

Herkese merhaba!

Geçtiğimiz ay Shiseido'nun yakın zamanlarda piyasaya giren Ibuki serisinden bir şeyler denemek istedim. Vichy'nin ürünlerini kullanıyorum birkaç aydır ve yeni bir nemlendirici alayım diye düşünürken bir anda satış danışmanının da gazına gelerek serinin hem gece hem gündüz kullanıma uygun nemlendiricisini, Refining Moisturizer'ı aldım. Yanında sadece günlük kullanım için olan ve 15 faktörlük güneş korumasına sahip Protective Moisturizer'ın da iki adet deneme boyunu verdiler. 

Öncelikle ürünün ambalajı çok şık. Gövdesi gayet hafif ama kapağı ağır.


Uygulamayı kolaylaştıran bir pompası var.


Ürünün içinden uzunca prospektüs gibi bir kullanım talimatları fişi çıkıyor. Arkasındaki kullanım talimatını anlamazsanız oraya bakmanızı eklemişler. Ben onu çoktan attığım için fotoğrafını buraya ekleyemeyeceğim.


Ürünün kıvamı biraz akışkan bir losyona benziyor. Cildinize uyguladığınızda çok ince, su gibi bir his veriyor.


Genel anlamda yorumlayacak olursam bu ürünün daha çok yağlı ve karma ciltlere uyacağını söyleyebilirim. Paraben içermiyor ve yağsız bir nemlendirici. Ben genelde gündüz losyonlarının deneme boylarını gün içinde kullandığım için bunu gece uyguluyorum. Hemen emiliyor. Mat bir parlaklık bırakıyor. Yani cildiniz dokunduğunuzda biraz kuru ve mat gibi, fakat baktığınızda ışık vuran bölgelerde hafif bir parlaklık görüyorsunuz. Öyle yağlı yağlı bir görüntü vermiyor.

Bir tam basışınızda pompadan yüzünüzün tamamına ve hatta biraz da boyun bölgesine uygulayacak kadar çıkıyor. Az bir miktar yeterli oluyor yani her bir uygulama için.

Herhangi rahatsız edici bir kokusu yok, aynı zamanda güzel gelebilecek türden parfümlü bir kokuya da sahip değil.

Ben ilk kullandığım gün başka bir ürünü de yeni deniyordum ve ertesi gece bir sürü sivilce çıkmıştı yüzümde. Bu nemlendiriciye mi, o fondötene mi bağlasam bunu bilemedim. Fakat bu ürünü cildim düzelmişken bir haftadır tekrar kullanmaya başladım ve şu anda sivilcelenme gibi bir sorunum yok. Bilmeyenler için, T bölgesi yağlı, geri kalanı kuru türden karma cildim var. 

Ürünün fiyatı 175 lira. Bir daha alacak kadar beğenmedim çünkü istediğim, neme doymuş cilt hissi yerine "senin T bölgen yağlı, al sana kuru bir cilt!" hissi verdi bu ürün. Hatta bu yüzden elimdeki diğer deneme boyu duran Vichy Aqualia Thermal ile destekliyorum bazen.
Geçen sene Kiehl's Ultra Facial nemlendiriciyi denemiştim, üstüne Yves Rocher Hydra Vegetal, Nivea, Vichy Aqualia Thermal ve şimdi de Shiseido'nun bu ürününü denedim fakat hiçbirinden onun kadar memnun kalmadım. Bu bittikten sonra eğer düzenli ve iyi bir gelirim varsa artık son adıma atlayarak La Mer denemek için çok uçuk bir yatırıma gireceğim (30 ml lik boyu 320 lira), eğer hala işsiz halim devam ediyorsa Kiehl's'e geri döneceğim. 

Özetle: Bir sorunum yok fakat buradaki fazla uçuk fiyatına değdiğini de düşünmüyorum. Amerika'daki asıl fiyatı 45 dolar, yani yaklaşık 90 lira ve burada 175 lira. Neredeyse iki katı ve bu farka değecek bir mükemmelliği yok bana göre.

Merak edenler için işe yarar bir yazı olmuştur umarım, bir sonraki yazıda görüşmek üzere!

ARTIK YOUTUBE'DAYIM!
Youtube'dan beni takip edebilir, kanalıma abone olarak videolarımı izleyebilirsiniz :)
Bengisu Ayşe Youtube kanalı

21 Kasım 2013 Perşembe

Dudak Makyajında Favorim: YSL Glossy Stain - 07 Coral Aquatique

Herkese merhaba!

Blogumu uzun zamandır takip edenlere bu yeni bir yazı gibi gelmeyecek ama bugün son zamanlardaki favorilerim arasına tekrar giren Yves Saint Laurent'in ilk çıkardığında makyaj dünyasını kasıp kavuran Glossy Stain'lerinden 7 numaralı mercan tonunu, Coral Aquatique'i yazmak istedim.

Bu ürünün yapısı benim gibi genelde ruj yerine gloss tercih eden, fakat aslında "ruj kullanmak istiyorum" demesine rağmen ruju hep fazla dikkat çektiği için elinin tersiyle itenler için biçilmiş kaftan!
İki kat sürdüğünüzde tamamen opak, çok uzun süre kalıcı, parlaklığı gitse de dudaklarda rengini bırakan, ışıltılı bir seri glossy stain serisi. Işıltılı demişken, tahminimce ışıltısız olanları da var ama tabi ki "illa mat isterim" diyenlere gloss adıyla bile "o zaman benimle işin olmaz" diyor bu ürün.

Gündelik makyaja uygun bir ton ararken YSL Türkiye ekibinden İlgi hanımdan aldığım iki tavsiyeden biri olmuştu bu ve o gün dener denemez almıştım, geçen sene ekim ayı sonuydu. Verdiğiniz her kuruşa değiyor bence.

Daha en başından, ambalajı çok şık!


Aplikatörün ilginç ve kıvrımlı bir başlığı var. Sünger aplikatörlerden. Ürünün çok rahat uygulanmasını sağlıyor. Bu açıdan da çok güzel.


Bu ton biraz turuncumsu-kırmızımsı bir mercan gibi. Zaten "su mercanı" gibi bir anlamı var rengin adının. Mercan olduğunu oradan hemen size söylüyor.


İçindeki ışıltılar sadece ışıkta görünen türde değil, akşam flaşlı çekimde, odamdaki görüntüsü de böyle.


Ayrıca dediğim gibi, uyguladıktan saatler sonra parlaklığı gitse bile, bastıra bastıra silindiğinde bile böyle hafif bir renk bırakıyor. 


Formülü çok kaygan, ve nasıl oluyorsa hep soğuk duruyor tüpünde. Serinletici bir his veriyor uygularken. Çok da güzel kokuyor aynı zamanda.

Özetle: Söylenebilecek kötü olan hiçbir şeyi yok!
Kozmetiğe çok para vermeyi sevmeyenlerdenseniz muhtemelen 87 liralık fiyatı size fazla gelecektir. Bence buna rağmen alınmaya değiyorlar. Hatta bu sevdam yeniden canlanmışken bu ay bu glossy stainlerden bir tane daha almayı düşünüyorum. Gerçi ihtiyaç kabilinden kullandığım ürünler tek tek bitişe geçti ve ne yapacağım pek bir fikrim yok ama bir glossy stain daha edinme ihtimalim var.

Sizlerden bu seriden kullanan var mı? Fikirleriniz her zaman çok değerli, paylaşmayı unutmayın!
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!

20 Kasım 2013 Çarşamba

The Balm Nude Tude - Uygun Fiyatlı En Harika Şey!

Herkese merhaba!

The Balm'ın bu far paleti aslında blog dünyasında çok meşhur ve kullanıcı sayısı gayet fazla olsa da ben de günlerdir yazıp blogumda yer vermek istiyordum.

The Balm, özellikle de renkli kozmetikte ve pudra formundaki ürünlerde (farlar, allıklar, aydınlatıcı) gerçekten öne çıkıyor. Ülkemizdeki fiyatlarıyla da uygun fiyatlı en iyi kozmetik markası olarak tanımlanabilecek noktada ve yurtdışından, hatta Amerika'dakinden bile daha ucuz. Mary Loumanizer aydınlatıcının buradaki indirimsiz fiyatı 40 lirayken ve çoğu zaman indirimle alma fırsatı da bulabilmemize rağmen Amerika'da şu an yaklaşık 50 liraya geldiğini biliyor muydunuz? Ben de fazlasıyla şaşırmıştım bunu görünce.

The Balm'ı bloglardan fazlasıyla görsem de bu far paletini nisan ayında bir çekimde kullanırken elimin altında fazla far seçeneği olsun diye almıştım. 60 liralık fiyatı size fazla gelebilir ama doğal tonları seviyorsanız ve bir far paletinden hem gündüz hem de gece için uygun tonları sunmasını bekliyorsanız bu palet verdiğiniz her kuruşa değecek!



Farlar için seçilen tonlar resmen mükemmel! Dumanlı bir göz makyajı da, gölgeli de, gündelik de, hepsini rahatça yapabilirsiniz.



Paletteki Sultry, Sexy, Serious ve Sleek adlı tonlar tamamen mat (fotoğrafta üzerlerinde sim olması sizi yanıltmasın) . Silly adlı ton çok koyu bir kahve ve içinde altın rengi simler var. Geri kalan tonlar tamamen ışıltılı.



Yapıları harika, yumuşacık, kaymak gibiler ve çok yüksek pigmentasyona sahipler. Palette ne görüyorsanız bir kez normal bir baskıyla bile parmağınızı sürseniz aynı şey ortaya çıkıyor. Ayrıca çok da güzel geçiş yapılıyor bunlarla, tonları birbirine karıştırırken zorluk çıkaran tipte değiller.

Benim en sevdiğim, en kullanışlı bulduğum ton Stand-offish. Aynı zamanda Stubborn da favorim, zaten aynı sütunu paylaşıyorlar. Stand-offish in diğerlerine kıyasla daha çok kullanıldığını fotoğraftan da görebilirsiniz.
En baştaki iki fazlasıyla açık ton olan Sassy ve Snobby ile gözün en iç köşesini aydınlatma işi çok iyi yapılıyor. Diğer tonları henüz çok kullandığımı söyleyemem ama onlar da fazlasıyla başarılılar birkaç kez denediğim kadarıyla. 
İsterseniz bir makyaj örneği çıkarabilirim bu paletle ilk fırsatta.

Söyleyebileceğim tek kötü yönü farların biraz tozutması. Ambalajının karton olması çok da önemli gelmiyor bana açıkçası. Tozutma olmasa kutunun içine de yayılmayacak ve söyleyebilecek kötü olan hiçbir şey kalmayacak. Yine de zaten böyle bir kaliteye, bu tonlara ve daha bir sürü harika yönüne bakınca o fiyatla sunulduğunda tozutma konusu çok da önemli olmadı benim için.

Ben geç bile kaldığımı düşünmüştüm, eğer siz hiç uğramadıysanız the Balm standlarına ya da birkaç kez bakıp almaktan vazgeçtiyseniz, bence artık ertelemeyin.

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!

ARTIK YOUTUBE'DAYIM!
Youtube'dan beni takip edebilir, kanalıma abone olarak videolarımı izleyebilirsiniz :)
Bengisu Ayşe Youtube kanalı

19 Kasım 2013 Salı

Nişan Makyajım

Herkese merhaba!

Geçtiğimiz günlerde abim nişanlandı ve nişanlısının makyajını aylar öncesinden konuşulup karar verildiği üzere ben yaptım. Bugün o makyajı sizin için tekrar yapmak ve neler kullandığımı göstermek istedim.

Öncelikle nişanlık tamamen payet, yeşil ve pembe yansımaları olan, gri desenli beyaz bir elbiseydi. Bunun üzerine aklıma hemen gri gölgeli, pembe ve sedefli bir göz makyajı yapmak, allık ve ruju da uygun bir pembe tonu seçmek gelmişti. Bu makyajda kullandığım ürünlerin çoğu çoktandır benim malzemelerim arasında vardı ve sonucundan hepimizin çok memnun kaldığı bir makyaj ortaya çıkardı.

Makyaj bittiğinde hayal ettiğimden bile iyi olmuştu. Nişandan fotoğraf koymayacağım ama kendimde tekrar yaptığım makyajı sizlere fikir olsun diye paylaşmak istedim.

Göz makyajı tamamen gri gölgeli, pembe ve sedef tonlarındaydı. 



Göz makyajı için kullandıklarım ve özellikle de uygulama sırasına göre farlar şöyleydi:


İlk önce göz kapağının tamamına Guerlain far paletindeki 1 numaralı tonu uyguladım. Ardından üzerine parmaklarımla YSL far paletindeki 2 numaralı pembeyi de geçtim. Sonrasında hafif bir gölge hattı için YSL far paletinde 3 numaralı tonla dışarıdan içeriye doğru bir V çizdim. O gölgeyi özellikle de gözün dış kısmında derinleştirmek için YSL far paletindeki 4 numaralı ve Guerlain paletteki 5 numaralı tonu kullandım. 
Gölgeler de istediğim gibi olduğunda gölge için çok uğraştığımdan silikleşen pembeyi yoğunlaştırmak için The Balm palette 6 ve 7 numaralı tonları yine pembe farın, yani göz kapağından gölgenin olduğu çukura kadar olan bölgenin üzerine yoğun şekilde uyguladım. Kaş altını aydınlatmak için YSL palette 9 numara verdiğim tonu kullandım, gözün en içini, göz pınarını aydınlatmak için de The Balm paletteki 8 numara verdiğim tonla YSL paletteki 9 numaralı tonu karıştırdım. 
Göze çektiğim liner için MAC Engraved kalem kullandım. Takma kirpik taktığımda kirpiğin uhusunun üzerinden MAC Blacktrack jel liner ile geçtim. Burada kendime takma kirpik takmadım ama bu da ek bilgi.
Gözün alt kirpik çizgisindeki gölgeyi YSL Dessin Du Regard göz kaleminin füme rengiyle verdim. Makyajın en beğenilen kısımlarından biri o olmuştu tek başına çünkü birden farklı bir hava kattı makyaja.
Kaşları Kryolan farla doldurmuştum fakat benim buradaki fotoğrafımda Benefit Gimme Brow var.
Göz altı kapatıcısı için Benefit Boing, rimel olarak da özel günlerde üstüne tanımadığım YSL Effet Faux Cils kullandım. Evet, fazlasıyla Saint Laurent dolu bir göz makyajı çıkardım ortaya. :)

Ardından sıra geldi ten makyajına...


Ten makyajı için Vichy Aqualia Thermal nemlendirici ile yüzünü hazırlayıp üzerine Benefit Porefessional uyguladıktan sonra Make Up For Ever'ın HD fondötenini uyguladım. Allık olarak da ilk olarak parmaklarımla Chanel'in krem allığı Inspiration'ı, sonra onun daha uzun süreli olması için Bobbi Brown Maui allığı uyguladım. Aydınlatıcı olarak Laura Mercier Orchid Shimmer Bloc'un en açık iki üçgenini karıştırarak uyguladım. Allık ve aydınlatıcı dışında kalan kısımlardaki makyajı NARS sabitleme pudrasıyla sabitledim.


Dudak makyajının çok doğal olmasını istediğimden Givenchy Rose D'Exception'ı tercih ettim ve onun da daha kalıcı olmasını istediğim için Sephora Pure Pinky dudak kalemiyle ruj için baz oluşturdum.


Ve makyajımız sona erdi!

Umarım siz de detayları benim kadar beğenmişsinizdir. Makyajın bu kadar güzel olduğunu görmek benim de içimi çok rahatlattı çünkü şu zamanda bile hala kötü makyajdan dert yanan ve muzdarip olan insanlar var, gelin adayımız makyajı konusunda bana fazlasıyla güvenmişti ve ben de içimdeki heyecanı bastırmaya çalışarak elimden geleni yaptım. Bu makyajı ortaya çıkarırken liner uygulayana kadar "hiçbir şeye benzemedi" diyen ben, en çok da "makyaj tamamen bitene kadar hiç düşünme" deyip durmam gerektiğini fark ettim. Çünkü gelinin kardeşinin makyajını da ben yaptım ve ona dumanlı, kahve tonunda bir makyaj yaptığım için o daha riskliydi. Fakat onda da fondöten uygular uygulamaz her şey ortaya çıktı ve herkes çok memnun kaldı.

Bu yazıyı yazmak bile benim için fazlasıyla zevkli oldu. Umarım siz de beğenmişsinizdir ve yakında kendi özel gün makyajınızı ya da başkasının makyajını yapacaksanız biraz ilham vermiştir size.

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!