15 Aralık 2014 Pazartesi

Garnier Saf ve Temiz Neem Arındıcı Temizleme Jeli

Merhaba :)

Günlük cilt bakımımızda en çok kullandığımız temizleme jelinin , cildimize en çok etkisini gösteren ürün olduğunu düşünenlerdenim. Özellikle dönem dönem çıkan sivilceler, iyi temizlenmeyen ciltte biriken siyah noktalardan kim rahatsız olmaz ki ? Bana temizleme jeli mi yoksa sabun mu diye sorduklarında şüphesiz tabi ki temizleme jeli diyorum. Lütfen cildinize sabun kullanmayın.

Garnier Hindistan'da asırlardır kadınlar tarafından bilinen ve kullanılan Neem yaprağı ve Çay Ağacı özlerini birleştirip bize yeni bir temizleyici sunmuş.
İçeriğindeki doğal Neem yaprağı ve Çay Ağacı özleri ile cildi derinlemesine ferahlatıyor ve canlı bir görünüm kazanmasını sağlıyor. Böylelikle cilt fazla kir ve yağdan arınıp temizlenmiş oluyor. Temizlerken bir yandan da nem ve yumuşaklık kazanmasına yardımcı oluyor.

İçeriği gözüken ambalajları pek sevmiyorum bu yüzden bu tarz ambalajlarla aram daha iyi.

Yapısı, kokusu ferah ve hoş kokuyor. Güzelce köpürmesi ve verdiği temizlik ve ferahlık hissini sevdim. Fiyatının da makul olması ayrı bir avantaj.

İçerik: http://nesneslis.blogspot.com.tr/

Bir boomads advertorial içeriğidir.

4 Aralık 2014 Perşembe

2014 Aralık Wishlist

Herkese merhaba!

Bu yıl, önceki iki seneye göre daha sakin bir kozmetik alıcısı oldum. Sanırım çok fazla üründe en iyiyi bulmamdan olsa gerek, çılgın gibi alışveriş yaptığım sadece 3-4 ay oldu. Yılın 12 ayı olduğu düşünülürse kendimi tebrik ediyorum bu durumda. :))

Bu yıl alıp çok memnun kaldığım ürünler ve son zamanlardaki ilgi alanlarım, merak ettiklerimden bir istek listesi hazırlamak istedim.

Öncelikle bu yıl vücut bakımının da çok göz ardı edilmemesi gerekenlerden olduğunu öğrenmeye başladım. Güzel bir parfümlü losyon ile cildin yumuşacık olduğunu ve mis gibi koktuğunu görmek fazlasıyla hoş bir duyguymuş. Vücudum yüzüme göre daha kuru olduğu için vücut yağları da ilgimi çekiyor. Burada da aklıma en güzel alternatiflerden L'occitane geliyor.


Geçen yıl parfümünü aldığım Akasya&Mimoza serisi, herşeyden illa bıkan bende bile zaman geçtikçe hayranlık uyandırdı. Serinin vücut yağını marka standında denemiştim, parfüm şişesinin yanına koymak da beni memnun ederdi.


L'occitane'ın badem yağı gerçekten harika ve internette de çok iyi yorumları var. Bir keresinde arkadaşımla mağazada elimizde denemiştik ve iyice yedirmemize rağmen yok olup gitmeden cildimizi uzun süre yumuşacık tutmuştu. Çatlaklara da iyi geldiğini iddia ediyor hamilelik sürecini yaşayanlar. Bilmeyenlere önerilir.
1 seneden fazladır radarımda kendileri.


L'occitane yeni bir parfüm serisi çıkarmış ve içinde bu ışıl ışıl, pembe güzellik pudrası varmış. Şişesi ve rengi, ışıltısı yeter, kokusunu bilmeden bile alır kullanır insan. Hem bir parfüm ne kadar rahatsız edici olabilir ki? Hepsinin amacı güzel kokmak.


Victoria's Secret'in diğer basit görünümlü mist setlerini pek beğenmiyorum ama bu parfümleri olan setlerinin 4 farklı tasarımdaki şişesiyle body mist setini de gözüm fazlasıyla kesti. Parfüm şişelerinin yanına güzel arkadaş olur, farklı seçenekleriyle de değiştire değiştire kullanma fırsatı sunarlar.


Aynı şekilde The Body Shop'un da cam şişelere geçen ve bir kısmı yeni olan body mistlerinin içinde çok güzel bir koku vardı. Ne olduğunu hatırlamıyorum, Satsuma ya da Mango yu çok beğenmiş olabilirim ama tatlı turunç kokularını da çok seviyorum. Hafızam beni yanıltmıyorsa Şeftali kokusu olduğunu da hatırlıyorum, hatta denedim sanki bir mağazalarında ve çok güzeldi. Ya da benzer bir koku da olabilir.
Her halükarda, zevke uygun bir sürü seçeneği var.


Kiehls'in Creme de Corps serisi de gerçekten yemeye değer. Tabi siz alıp yemeyin, ama kokusu o derece aklınızı başınızdan alacak. Muhtemelen sahipleri tadına da bakmıştır. Hatta sahip olup deneyen varsa bir yorum bıraksın, yargılamam, hak veririm.
Seri olarak gayet güzel görünüyorlar ama özellikle Whipped Body Butter ve losyonunu denemeli.

Vücut bakımını geçip makyaj konusuna gelirsem...


Bu sene doğru düzgün tanıştığım Chanel Illusion D'ombre serisi, gerçekten de her koleksiyon rengi kaçırmadan alınacak kadar iyiymiş. Bende henüz sadece Utopia var (blogda yazısı mevcut) ama gerek yapısı, gerek kalıcılığı, gerekse o tarifi zor ışıltısıyla, bir de koca bir 4 gramlık miktarda gelmesiyle bence üç basamakların başındaki fiyatına değiyor. Görseldeki en "gereksiz" gördüğüm renk Emerveille, her ne kadar aksine kullanışlı görünse de bence çok temel far paletlerinde bile bulabileceğiniz bir ton. Fakat gözüm Epatant başta olmak üzere diğer tonlarda.


NARS Dual Intensity farlarla ekim ayı başı gibi tanıştık diye hatırlıyorum. Hatta seriden aldığım ilk far Himalia oldu. Ve pahalı olmasına rağmen (1.5 gramlık ürün 85 lira) her kuruşuna KESİNLİKLE değdiğine inanıyorum. Hem çizgilenmeden, hem gün içinde yüze dökülme yapmadan, hem de yok olmadan ışıl ışıl kalıyor. Gökten büyük bir miktar para düşse gider bütün renklerini alırım serinin, o derece beğendim. Ama şimdilik öncelikleri bordo ve "burgundy" tonlarına veriyorum. Cafe Makeup'ın hazırladığı bu görselde alt sırada soldaki iki ton olan Desdemona ve Phoebe bana göz kırpıyor gibi.


Tom Ford'un rujları YSL'in Rouge Volupte serisinden de başarılı. Dudaklara daha iyi tutunuyor, o kadar kayıp gitmiyor, ama yine çok kremsi, yağ gibi kayıyor ve fazlasıyla opak. Ayrıca ambalajlarının karizma puanı tavanlarda.
Bu görselde sağdaki Spanish Pink, YSL, Givenchy ve MAC muadillerini almama rağmen hala ve hala en çok istediğim Tom Ford ruj. Aynı şekilde içinde daha çok pembelik bulunan, soldaki Pink Dusk da "ikisini beraber al ve bir daha ruja hiç ihtiyacın olmasın" dedirtiyor.
Aylardır aklımın köşesindeler.


Armani Eyes To Kill maskara, verilen fazla paraya değen nadir high end maskaralardan olarak gösteriliyordu. Lisa Eldridge'den bir sürü bloggera, o kadar çok duymuştum ki, İstinye Park Sevil'de kuzenime uyguladıklarında birebir görünce "YOK ARTIK!" demiştim ve konu kapanmıştı. 
İlk fırsatta benim olacaksın!


Her ne kadar artık aydınlatıcı kullanmasam da bronzer a yeni yeni el atmaya başladığım şu dönemde, inceliği ve kullanışlılığı çok başarılı olan MAC 109 fırça, fırsat bulunca almayı düşündüğüm tek fırça. 3 basamakları gören fiyatı çok çılgın olmuş ama bir gün kavuşacağımıza inanıyorum.


Gelelim kitaplara...



Son zamanlarda düzenli kitap okumaya dönmüş ve fazlasıyla boş vakti olan halimle bu iki roman şu anda en çok merak ettiklerim. İlişkiler'in hikayesini incelemenizi tavsiye ederim. Eğlenceli bir romana benziyor. Hele "Bir İkea Dolabında Mahsur Kalan Hint Fakirinin Yolculuğu"na hiç değinmeyeyim, birkaç güzel yorum okudum hakkında, ve adı bile hikayeyi merak etmeme yetti.
Bu romanlar "alınacak kitaplar" listemin başlarında.




Yakın zamanda kısmetse işe girme ihtimalim var ve kurumsal iletişim ya da pazarlama alanında çalışmak istiyorum. Büyük markaların hikayeleri ve özellikle de pazarlama hikayelerini okumak çok güzel olur. Bu kitaplar da bu yüzden "merak edilenler" listemde.


Son olarak, geleyim en büyük isteğime...
Ekim ayında 5 günlüğüne görevli olarak çalıştığım bir kongre için kaldığımız otelde Just Dance adlı oyunla tanıştım ve resmen hayatımı değiştirmem için çok büyük bir adım oldu.


Oyunda aynen böyle karakterler var ve siz ister solo, ister duo ya da ister dörtlü kareografilerde bir karakter seçip dansları birebir yapmaya çalışıyorsunuz. Oynayanları izlemek çok eğlenceli fakat ben evde kendi rahat ortamımda kendi kendime oynamak istedim ama şu anda sırf bu oyun için bir oyun konsolu alacak durumum olmadığından telefon için hazırladıkları "Just Dance Now" adlı uygulamayı keşfettim. Hergün toplamda 7 şarkı bedava oluyor ve bilgisayarınızdan da girip, telefonu sağ elinizde hareketlerinizin dedektörü olması için tutuyorsunuz. Böyle birkaç hafta oynadım ve geçen hafta yediklerimi de ayarlamaya başlayınca hem eğlenerek, hem evimin sıcak ve rahat ortamında hem de bedavaya kilo vermeye başladım. Çünkü çok ara vermeden arka arkaya en az 15 dakika oynarsanız, 15.dakikadan itibaren yanmaya başlıyorsunuz resmen. Ben en az 35 dakika oynuyorum. Tempolu yürüyüşten çok kalori yaktırıyor ve inanılmaz terletiyor. Her seferinde arkasından duş alacak kadar. Hiç abartmıyorum, kesinlikle denemelisiniz.

Youtube'da yüklenmiş yüzlerce videosu olduğunu gördüm, hatta 2 gün önce de şu videoyu bulunca sanırım sağlığımı kurtarmak için çok büyük bir adım atmış oldum.



İlk fırsatta kısmet olsun da işe gireyim, kendi XBOX'ımı alıp, Just Dance 2014 ve 2015'i de alıp kendi Sweat mode (terleme modu) listelerimi hazırlayıp bol bol dans edeyim istiyorum. Hem eğlenceli hem çok etkili. Benim kadar geç kalmışsanız artık siz de Just Dance ile tanışın.

Gayet uzun bir liste oldu ama görüldüğü gibi bu yıl benim için vücut bakımının ve mono, ışıltılı farların yılı oldu. Dansın, kitap okumanın yılı oldu.

Sizin son zamanlarda istek listenizde neler var? Paylaşmayı unutmayın!

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere.

3 Aralık 2014 Çarşamba

Kryolan TV Paint Stick Fondöten

Herkese merhaba!

Geçtiğimiz sene tanıştığım ve özel gün makyajı dendiğinde akla ilk gelen fondötenlerden Kryolan TV Paint Stick'ten bahsedeceğim bugün. Kendisi benim kendi tonumu birebir bulduğum ve cildimle boynumun ton olarak birebir örtüşmesine vesile ilk fondöten olmuştur. Aynı zamanda cildi kusursuzluk abidesi olarak göstermesiyle de meşhur.
İlgilisi fazlasıyla var, güzellik merkezlerinde, kuaförlerde Kryolan kullanılıyorsa genelde makyajınızı bununla yaparlar. Öyleyse nasıl bir fondöten bu, bunu anlatayım bugün.



Kryolan TV Paint Stick, televizyon makyajının olmazsa olmazlarından. Haber bültenlerinde gördüğünüz spikerlerin o kusursuz ten makyajının neredeyse her zaman kahramanı olan fondöten bu. Çok yoğun ve yüksek kapatıcılığı olan bir fondöten. Gelin ve özel gün makyajlarında da yine fotoğraflarda kusursuz bir ten görüntüsü sağlaması için çok tercih ediliyor.

Çok yoğun bir yapısı var, döndürmeli ambalajının içinde bir baton halinde duruyor. Stik olmasından anlaşılacağı üzere çok katı formda bir ürün.
Bu ürünün kapatıcılığı her ne kadar çok yüksek olsa da, farklı uygulama teknikleriyle kapatıcılık oranını düşürmek, maske havasından çıkarıp biraz daha hafif olarak kullanmak mümkün. Fakat yoğun haliyle gözeneklere pek hava alma fırsatı vermediğini düşünüyorum, geçen sene gittiğim kursta eğitmenimiz hergün kullanmanın cilt için iyi olmayacağını söylemişti. Bu yüzden arayı açarak ya da sadece özel günlerde kullanmakta fayda var.

Kuru bir ciltte hiç iyi durmayan bu fondöten için iyice temizlenmiş ve bolca nemlendirilmiş bir cilt şart. Yağlı bir cildiniz varsa cildinizin yağıyla bu fondöteni teninize yedirmeniz kolay olacaktır. Fakat normal ve kuru cildin fondötenden önce nemlendirici uygulaması şart, yoksa ciltteki bütün pürüzleri vurgulayacağını düşünüyorum.

Çok yüksek bir kapatıcılığı var ama nemli bir makyaj süngeriyle yedirirseniz daha hafif bir hale geliyor. Tabi yüksek olan kapatıcılığı da orta/düşük kapatıcılığa dönüşüyor.

Ben mezuniyet makyajımda bu fondöteni tercih etmiştim ve makyajdan en az benim kadar anlayan kuzenim o gün cildimin kusursuz göründüğünü söylemişti, ki orta dereceli sivilce ve kızarıklık problemi olan biriyim. Doğal haliyle hiç de kusursuz bir cildim yok.

Bu fondöten uzun süreli kullanımda yok olup gitmemesine rağmen 3-4.saatten itibaren yağlanma problemi olan ciltlerde parlama yapıyor. Yani çok yoğun olması üzerine bir pudra gerektirmediğini göstermiyor. Bu yüzden fondöteni kullansanız bile yanınızda uygun tonda pudranızı taşımanız iyi olacaktır.

Bence özel günler için gerçekten iyi bir seçenek. Çantanıza pudranızı da atıp çıkın, çünkü bu fondötenin verdiği o kusursuz görüntüyü veren çok fazla fondöten yok. Olanlara da şu anda örnek veremem, ben şahsen bir sürü fondöten denemiş olmama rağmen bilmiyorum.

Kryolan TV Paint Stick'in yoğunluğunu ve sağladığı opaklığı da göstermek istedim.

Doğal Işıkta

Gölgede

Kryolan TV Paint Stick'lerin şu anki piyasa fiyatı 104 lira. 

Bu fazlasıyla meşhur fondöten hakkında sizler ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi paylaşmayı unutmayın!
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!