13 Ocak 2014 Pazartesi

Golden Globes'da Öne Çıkan Makyajlar

Herkese merhaba!

Ülkemiz saatiyle bugün sabaha karşı 3 civarında kırmızı halı, 4 gibi de töreni gerçekleştirilen Golden Globes, nam-ı diğer Altın Küre ödüllerini geçtiğimiz iki yıl izlemiş olmama (evet, Meltem Cumbul'un hiçbir anlam verilemeyen birkaç satırlık konuşması ve Chloe elbisesine canlı yayındayken izleyerek şahit olmuştum) rağmen bu yıl izleyemedim. Fakat tam kırmızı halıdan fotoğraflar paylaşılırken Twitter başındaydım ve özellikle Amy Adams'ın elbisesi aklıma kazınmış halde yattım.
Çok etkilendiğimden değil, çok akılda kaldığından diyelim.

Bu yıl kırmızı halıda gördüğümüz kıyafetler yerine blogda genel olarak güzellik yazıları yazdığımı göz önüne alarak makyajlara bakalım istedim. Hepsini paylaşmayacağım tabi ki ama işte "ah, hiç de şaşırmadım"lar, "bu da tam bizim Türk kadınının modern makyaj anlayışına uygun"lar ve "işte sadelik abidesi"ler.


Amy Adams demişken, direkt onunla başlayayım. Eminim böyle bir tören bizim ülkemizde olsa "ay bu hiç makyaj yapmamış ayol, bu kadar mı sade olur makyaj dediğin? Biraz daha sür kız şu elindekilerden!" dedirtirdi Amy Adams bu makyajıyla bir sürü kadınımıza. Gecenin sadelik abidelerinden olmuş, ama elbisesinin koyu rengi göz önüne alınırsa yakıştırmış.


Jessica Chastain...
Çok azınız belki bilir, bu kadına inanılmaz bir hayranlığım var. Yine bu gül kurusu tonlarındaki ruju, bol ışıltılı, şampanya tonundaki göz makyajı ve o gözlerinin muhteşem yeşili takma kirpiklerle desteklenerek harika bir görüntü yaratmış. Saçları içimizi makyajı kadar açmadı ama makyajın tek bir kusuru bile yok.
Alkışlarımız makyözü Kristofer Buckle'a gidiyor.
Özellikle de şöyle tatlı ötesi bir fotoğrafta aynı kareyi paylaşmışlarken.

Jessica Chastain (Ortada), Kristofer Buckle (sağda)

Taylor Swift... Zaten o klasik siyah liner ı ve artık sürmekten bıkmadığı kırmızı rujuyla yine bizi "ahahahahah ne kadar ilginç, nasıl böyle bir makyaj yaptı bu kız?" diyemeyişimizle bıraktı gitti. Yeni yılın kendisine en azından güzellik alanında biraz yenilik getirmesini diliyoruz.


Cate Blanchett...
Bu yıl ne kadar ödüle aday olursa hepsini kazansın istiyorum. Blue Jasmine'e kuzenimle gösterimden kaldırılacağı hafta gitmiştik ve müthiş bir performans sergilemiş. Diğer aday olacak olan kimsenin hiçbir şeyini henüz görmedim ama umrumda da değil. Bu zarafet abidesi kadına hem stiliyle, hem duruşuyla, hem oyunculuğuyla, herşeyiyle hayranım!
Bembeyaz tenine makyaj sanatçısı Jeanine Lobell'in iki Armani Ecstasy ruju karıştırarak uygulamasıyla, gözlere ağırlık vermeden, pembe bir allığı da hafif olarak kullanması bu zarafete ve siyah elbisesine yetmiş ve artmış bile.
E zaten Cate Blanchett, ne yapsa övmeye hazırım.


Jennifer Lawrence...
Bu kızı nasıl oluyor da bu kadar abartıyorlar anlamıyorum. Geçen seneye kadar herhangi bir oyuncu olan Lawrence, Oscar kazanarak medyadan düşmeyen, kocaman suratı ve hiç de ayılıp bayılmadığım yüz hatlarıyla bizi (ki azımsanmayacak bir kesimiz) bıktırdı. "Ay çok zarif, çok beğeniyorum"culara inat, bu kadar uçlarda bir makyajı Altın Küre'ye de taşımışken "ne gerek vardı be canım bu kadarına?" demekten kendimi alamadım. Hadi gözler o kadar gri ve dumanlıydı, o zaman dudak makyajın geri planda kalsın, hadi o kadar bordomsu bakırımsı bir ruj sürdün, o zaman gözler sade olsun. İkisini de yapmadığına bir de üstüne yine saçma bir Dior tuvalet giydiğine göre sen bu sınavı yine geçemedin demekten gocunamam. Oscar'lar daha önemli, orada telafi etmen dileğiyle...


Gelelim biz Türk kadının son zamanlardaki "modern makyaj" anlayışına vücut bulduran, güzeller güzeli Amber Heard'e...
Açıkçası bana göre sadece bir dudak kremi ve rimel bile sürüp çıkabilir, kendisi o kadar güzel bir hatun. Ama bu hafif kontür, şeftali tonlu allık, bronz göz makyajı, yine şeftalimsi nude dudaklar ile tam bizim yurdumuz modern kadınına hitap etmiş Heard. Böyle bir makyajı makyajına hepimizin ölüp bittiği Ebru Gündeş'te görmeyi bekleriz, hatta beklemekle kalmayız sık sık görürüz biz buralarda. Bu durumda bunun Rıfat Yüzüak'tan onay almış olması çok da ilginç değil. Ama tabi ki Yüzüak'ın Facebook sayfasında belirttiği gibi ruj olarak MAC Kinda Sexy değil, ülkemizde bulunmayan lüks kozmetik markalarından Hourglass'ın Femme Rouge Velvet Crém serisinden bir tonu seçilmiş. Aslında makyajın tamamının sponsoru Hourglass olmuş.

Bu yıl dikkatimi çeken makyajlar böyle. Tabi ki daha kimler geldi kimler geçti kırmızı halıdan ama 2014'ün ödül törenini böyle noktalayacağım.
Sizlerin aklınıza kazınan bir makyaj ya da kıyafet var mı Altın Küre ödül töreninden? Paylaşmayı unutmayın!

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!

9 Ocak 2014 Perşembe

L'Occitane Fleur D'or & Acacia - Akasya ve Mimoza

Herkese merhaba!

Geçtiğimiz ay geç aldığım bir doğumgünü hediyesi olarak yine istek listemin en başından eksiltebildiğim, L'occitane'ın ilk denemede aşık olduğum serisinden, Akasya ve Mimoza serisinden parfüm ve el kremini yazmak istiyorum bugün. 

Aslında parfüm yazıları bana o kokuyu hissettiremeyeceğimiz için çok da anlamlı gelmiyor ama önceden parfüm zevkimle ilgili yazımı okumuşsanız en azından yeni bir koku arayışında olanlar için biraz merak uyandırabilir diye düşündüm.



Öncelikle kutu ve şişe tasarımına bayıldığımı söylemem gerek. Klasik kutu anlayışından farklı olarak ilk önce simli detayları da olan, çiçek desenli bir koruyucu kap içinden, oldukça modern, sade ve gösterişsiz olan asıl kutu çıkıyor. Parfümün şişesi de biraz Jo Malone şişeleri gibi, fazlasıyla sade, sadece parfümün ağır notalarını vurgulayan ismini üzerinde taşıyor. Kapağı da aynı şekilde pompa başlığın şişeyle bağlantı kurduğu kısımla aynı tonda altın renginde, üzerinde sadece " & " işareti var.

Geleyim kokusuna...
Dediğim gibi, ben tam bir Prada-Candy hayranıyım. Bana göre ondaki sıcaklık, şeker kokusunun yoğunluk dozu, yolda yürürken arkanızda bir parfüm bulutu bırakmadan, sadece size sımsıkı sarılan arkadaşlarınızın duyacağı kadar üstünüze sinmesi, ilk notalardan sonra dönüştüğü hale kadar herşeyiyle mükemmel. Fakat değişiklik arayıp, çiçeksi şeylerden hep kaçtığım için artık kendime uygun, çiçeksi kokuları bana sevdirecek, günlük kullanım için de tercih edeceğim bir koku istiyordum. İşte bu koku bana göre bu özellikleri barındırıyor.

İlk notalarıyla orta notaları arasında çok büyük koku değişimi getiren bir şey yok. İlk kokladığınızda çok tanıdık gelmesine rağmen aklınızdan geçen o klasik hiçbir kokuya karşılık gelmiyor. Denemek için sıkıyorsunuz ama burnunuz durmadan bileğinize gidiyor, ya birilerine hediye, ya da kendinize ilk fırsatta almak istiyorsunuz. O kadar güzel.

Parfüm 75 ml lik şişesinde 169 lira. L'occitane kartınız varsa doğumgünü ayınızdan yararlanıp siz de benim gibi %20 indirimden faydalanabilirsiniz.

Ben bu kokuyu elimde de duymak için bir de el kremini aldım. Aynı zamanda L'occitane'ın pek meşhur shea yağlı kremlerinden biri, el kremine bu kadar takılmışken çantamda olsun dedim.


2013 favorilerimde belirttiğim Monteil el kreminden o kadar memnunum ki, bu krem beni biraz hayal kırıklığına uğrattı. Yeterli derecede nem vermesi için bol miktarda sürmem gerekiyor, o da çok uzun bir süre dayanmıyor ve tekrar uygulamanız gerekiyor 2-3 saate. Kokusu çok yoğun, parfümden bir iki tık daha yoğun bile denebilir. Bu durumda da daha az sürmek istiyorsunuz ama o zaman da ellerinizi yeterince nemlendirmiyor.
Fiyatı 23 liraydı ama tavsiye edemiyorum.

Yine de bu koku benim için son günlerinde harika bir 2013 buluşu oldu. Eğer merak ederseniz ilk fırsatta bir L'occitane mağazası ya da standına uğramanızı tavsiye ederim.
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!

6 Ocak 2014 Pazartesi

NARS Torrid Allık

Herkese merhaba!

Bugünkü yazımın konuğu ilk NARS allığım, Torrid. Aslında bu allığı sanırım 7-8 aydır istiyordum ama geçtiğimiz cuma günü alabildim. Önceki yazımda değerlendirdiğim ruj ile beraber almıştım ve Capacity Sephora'dan Ceren hanım bu allığın NARS'ın Türkiye'deki en çok satan allıklarından olduğunu söylediğinde çok da şaşırmadım. Bana göre mağazadaki karşılaştırmalarımda Orgasm'ın sim yerine ışıltılı, ton olarak da bir iki tık daha koyu mercansı versiyonu gibi gelmişti.


Mağazada yüzümde deneyerek almadım, eve geldiğimde mağazanın o yoğun ışıklarından kurtulup makyaj fırçamla buluşan allık, yüzümde koyu bir kiremitimsi mercana dönüştü ve MAC Mineralized Blush serisindeki ve bu allığı parmağımla denediğimdeki gibi bir ışıltı beklerken, biraz daha matımsı bir görüntü verdi.


Allığın tonunu en iyi yansıtan, içindeki altın ışıltıları gösteren fotoğrafım bu oldu. Mağazada çok daha farklı görünüyor bir sürü ışık altında ama Torrid daha çok böyle bir ton:


Ben ışıltılı allık deyince makyajımı yaparken yüzümde kendim de fark edebileceğim kadar ışıltı bekliyorum genelde ama dediğim gibi, bu öyle bir allık değil. Hoş bir tonu var ve açık tenliyseniz çok az bir miktarı bile fazla gelebiliyor, ben ancak üstüne pudra geçince biraz daha yumuşatabildim. Kalıcılığı da bütün NARS allıklarınki gibi, gayet uzun süreli.

NARS allıklar Sephora'larda şu an 78 lira.
Sizler de beğendiniz mi Torrid'i? Blog dünyasında çok da meşhur edilmiş bir allık olmaması bana göre hakkının verilmemesine neden oluyor ama bence gayet kullanışlı ve hoş bir ton.
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!

4 Ocak 2014 Cumartesi

Yves Saint Laurent Rouge Volupte Shine - 09 Nude in Private

Herkese merhaba!

Geçtiğimiz aylarda yaptığım istek listemden bir ürün daha dün itibariyle düştü. Kasım ayı sonlarında Fred Letailleur'un gelişi şerefine katıldığım Douglas'taki YSL makyaj etkinliğinde yaptırdığım makyajda kullanılan bu ruju dün itibariyle aldım ve istek listemden çıkartıp, makyaj çantama atma aşamasına geçtim.

Rouge Volupte Shine serisi, Chanel'in Rouge Coco Shine serisinin Yves Saint Laurent tarafından üretilmiş versiyonu gibi. 2013 senesi içerisinde çıkan seri daha sözü edilmeye başladığında markanın hayranları tarafından heyecanla beklenmeye başlamıştı. Benim dudak makyajıyla çok haşır neşir olmadığımı blogu uzun süredir takip edenler bilir, fakat o gün makyaj uygulamasında tam da istediğim ruju denemiş olduğumu fark edince bunun numarasını ve seri ismini almıştım.

Şimdiden tek kelimeyle özetleyeceğim: Müthiş!
Olağanüstü!
Aklınıza gelebilecek ne kadar "mükemmel" dengi kelime varsa, işte bu ruju tanımlamak için onları kullanmam gerekiyor.




Bana göre bu ton, dudakları yeterince pigmentli olanlar için o mükemmel "nude", sönük olanlar için ise çok hoş duracak, doğal bir ton. Bu aralar pek güneş görmeyen evimizde merak edecek olanlar için rengi direkt görmeniz açısından ürünü flaşlı da çektim.


Başlayayım ruju değerlendirmeye...

Öncelikle kalıcılığı bakımından bir şey diyemeyeceğim, Sephora'nın kendi sitesindeki yorumlara baktığımda orada da herkesin tek şikayeti tazelemek gerektiği yönünde olmuş. Ama zaten bu kadar güzel bir ruju çantanıza atıp gün içerisinde tazelemek için bahane arayacağınızdan eminim.
Öyle bir yapısı var ki, yağ gibi kayıyor. Bana göre mükemmel bir opaklığı var, adındaki "Shine"dan anlaşılacağı üzere öyle tam opak bir ruj değil, ama çok hafiften orta kapatıcılığa ulaştırmak birkaç kat sürmeye bakıyor sadece.
Geleyim bana göre en mükemmel yönüne... Eminim benim yerimde olan bir sürü insan vardır, dudaklarına peeling yapmayan ve bu yüzden rujların hep dudak üzerindeki ölü deriyi vurguladığı ya da çizgilere dolduğunu gördükçe rujlardan soğuyan. İşte bu ruj öyle bir şey yapmıyor. Kesinlikle çizgilere dolmuyor ve kabuk tutmuş gibi duran bölgeleri vurgulamıyor. Chanel Rouge Coco Shine'da deyim yerindeyse "NEFRET ettiğim" şey bu konuydu, dudakları inanılmaz kabuklu ve ölü gibi gösteriyordu, sanki ölü derinin üstüne ruj yığılmış görüntüsü veriyordu. Bu ruj sadece bu açıdan bile alınmayı hak edecek kadar iyi!
Işıltısının dozu da harika. Simli simli değil, daha çok "kristal parlaklığı" diyebileceğim, çok doğal bir parlaklık veriyor. Hafif parfümlü bir ruj, çok güzel ama hafif bir kokusu var. Tam olarak nasıl tanımlayacağımı bilmiyorum.
Hele o ambalajı... Zaten ilk fotoğraf eminim gözlerinizi yeterince almıştır.

Bu serideki rujların fiyatı 91 lira ama Sephora Black kartınız varsa ve siz de benim gibi düzenli alışveriş yapanlardansanız yine benim gibi %10 indirimle alma şansı bulabilirsiniz. Ya da Debenhams gibi büyük mağazalarda ara ara olan indirimleri yakalarsanız yine marka için yapılan indirimden faydalanarak farklı bir fiyata da alabilirsiniz.

Sizler nasıl buldunuz? Bence herkese gidecek, harika bir ton! Benim için Givenchy Rose D'Exception'ın bile pabucunu dama attırdı!

ARTIK YOUTUBE'DAYIM!
Youtube'dan beni takip edebilir, kanalıma abone olarak videolarımı izleyebilirsiniz :)
Bengisu Ayşe Youtube kanalı