31 Ekim 2013 Perşembe

Shiseido Sheer and Perfect Fondöten

Herkese merhaba!

Geçtiğimiz günlerde, Shiseido'nun yakın zamanda çıkan yeni fondöteni Sheer and Perfect'i deneme şansım oldu. Bunun tam boyunu almış değilim, yaptığım bir alışverişte bana uygun olacağı düşünülen bir tonunun iki adet numunesini hediye olarak aldım ve bir numunesinden iki kullanımlık çıkmışken kendi karma cildimde nasıl durduğunu değerlendireyim dedim. Bu fondöteni benim kadar merak edenler için iyi olabilir.

Elimdeki ikinci ve kullanmadığım numune böyleydi. Tabi kullanıp bitirdiğim de.


Ürünün reklam görseli de normaldeki ambalajını henüz görmemiş ama merak ediyor olanlar için fikir verebilir. 


Debenhams'daki satış danışmanı O40 tonunun bana uygun olacağını düşünmüş ama açıkçası gerekenden 2 ton kadar koyuydu. Ben yine de bunu bir gün uzun süre yüzümde tuttuktan sonra değerlendirmek istedim.

Öncelikle bu fondötenin kuru ve normal ciltte harika duracağını düşünüyorum. Denediğim ilk "glowy" yani ışıltı veren fondöten. İnternette yaptığım araştırmada bunu o ışıltı katışıyla meşhur Chanel Vitalumiere fondöten ile karşılaştıranlar ve bunun daha iyi olduğunu söyleyenler gördüm. Bana, kendim kullanmamış olsam da, şimdiye kadar okuduklarımdan MAC Face and Body fondöten ayarında bir ürün olabileceğini düşündürdü.
Öncelikle bunun gerçekten yoğun bir kokusu var. Parfümlü denebilir. Önceki yazılarımdan birinde yazmıştım, ben kozmetik ürünlerinde güzel kokulardan hoşlanan biriyim. Yoğun olmasına rağmen güzel olduğu için bir artı puan oradan aldı. Ayrıca cilde kattığı ışıltıyı çok sevdim. Normalde tercih edeceğim bir fondöten değil (çünkü kıyafetlere bulaşmayan, ıslak kalmayan fondötenleri tercih ediyorum) ama T bölgesine pudra geçtikçe benim gibi karma ciltlilerin bile memnuniyetle kullanabileceği türden. Kapatıcılık konusunda adının hakkını verip hafif derecede kaldığını onaylamam gerek. Fakat ilginç şekilde, hafif kapatıcı olmasına rağmen uyguladıktan 2-3 saat sonra sırf can sıkıntısından üstüne ikinci katı geçtiğimde orta kapatıcılığa ulaştığını gördüm. O "ıslak" bitişinden dolayı sivilcelerimi ve yoğun kapatıcılık isteyen bölgeleri gizleyemiyordu ama cildinizde yoğun bir pigment katmanı var gibi gösteriyordu. 
Yapısı fazlasıyla akışkan. Bu açıdan da bana MAC Face and Body'yi hatırlattı. Numuneden çıktığı gibi rahatlıkla kullandım fakat normalde orjinal boyunda ürünü çalkalamak gerekiyor olabilir yoğunluğuna bakılırsa. 
Yüzümde ne kadar kaldığına bakmadım, 4-5 saat sonra tamamen sildim ve yıkadım ama o kadar zaman ilk uyguladığım gibi duruyordu diyebilirim en azından.

Özetle, gayet güzel, hafif kapatıcılıkta, ışıltılı bir cilt bırakan, cildi kurutmayan, yoğunluğu uygulamaya göre biraz daha arttırılabilecek bir fondöten Shiseido Sheer and Perfect. Satış boyu 129 lira. Bu özelliklerde bir fondöten arayan, aramayan ama bu özelliklere sahip fondötenleri beğenenlere tavsiye edilir.
Sizlerden bunun tam boyunu alıp kullanan varsa görüşlerini aktarırsa çok sevinirim.
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!

ARTIK YOUTUBE'DAYIM!
Youtube'dan beni takip edebilir, kanalıma abone olarak videolarımı izleyebilirsiniz :)
Bengisu Ayşe Youtube kanalı

30 Ekim 2013 Çarşamba

Guerlain ile Mercan ve Işıltılı Kahve

Dünkü yazımda tanıttığım ve bayıldığım Guerlain far paletiyle mercan ve kahve tonlarındaki bu makyajı ortaya çıkardım. Paletteki bütün tonları kullandım bu makyajda. İlk olarak baz için MAC Painterly krem farı göz kapağının tamamına uyguladım. Liner için de MAC Blacktrack jel liner ve yine son zamanlarda yazısını yazdığım YSL Effet Faux Cils rimel ile makyajımı bitirdim. Kaşlarımı da Benefit Gimme Brow ile doldurdum.

Şimdiye kadar en sevdiğim göz makyajını ortaya çıkardım bu sefer. Özel günlerde siyah ya da mercan tonda elbise tercih ettiğinizde böyle bir makyaj tercih edebilirsiniz. Ben bunu tam olarak mercan ve siyah tonunu yarı yarıya paylaşacak bir kıyafetimi düşünerek denedim.




Önceki yazıda görebileceğiniz far paletindeki mercan tonunu göz kapağımda çukurluğa kadar uyguladım. Ardından kahve tonlarının açık olanıyla göz çukurluğuna gölge uygulaması yaptım, ve gözün dış yarısına en koyu kahve ile gölgeyi belirginleştirdim. En koyu kahve ile gözün dış üçte ikilik kısmına alt kirpiklerde gölge için farı kalem fırça ile tekrar geçtim, en aydınlık ton ile de gözün en iç kısmını, alt kirpiklerin içten üçte birlik kısmını ve kaş altını aydınlattım. Daha sonra da MAC Blacktrack jel liner ile hafif ve kalın kuyruklu liner çektim, gözümün alt kirpik dibine, içine MAC Engraved göz kalemimi yoğun şekilde uyguladım ve kalıcılığını arttırmak için MAC Blacktrack jel liner ile kalemin üzerinden geçtim. Merak ederseniz, kapatıcı olarak da Benefit Boing kullandım.

Bu makyajı haftaya biraz daha değiştirerek yapma ihtimalim var. Umarım o zaman da buradaki kadar içime siner.
Sizler de beğendiniz mi? Düşüncelerinizi paylaşmayı unutmayın!

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!

29 Ekim 2013 Salı

Guerlain Les Fauves Far Paleti

Geçtiğimiz günlerde aradığım ve hayalimdeki gerçek mercanı bulundurduğunu bildiğim tek far paleti olan Les Fauves sayesinde ilk kez Guerlain'dan bir şey almış oldum. Aslında 2012 yaz sezonuyla çıkan bu far paletini Temptalia'da görür görmez aklıma kazımıştım ama bir türlü yeri gelmemişti almaya. 

Aldığım gün elimde swatch denemesi bile yapmadan Debenhams'a girip yardım isteyerek bu paletten bir tane istedim. Daha iyisini bulur muyum eder miyim demeden de aldım.

Guerlain bir sürü harika ürün üreten, çok iyi ve iddialı kozmetik markalarından biri. Bileni çoktur, Chanel'i bile sollar fiyat bakımından. Özellikle Terracotta serisiyle, bronzerlarıyla ünlüdür ama ruj ve farları da bir o kadar iyidir. Ben de markayla bu far paleti sayesinde tanışmış bulunmaktayım.

Far paletinin ambalajı çok şık ve ağır. Bu ağırlığının büyük kısmını ayna olan kapağına borçlu.
Ambalajla ilgili sevmediğim yönü parmak izlerini anında leke gibi üzerinde bırakması. Tutar tutmaz yapış yapış izler kalıyor. 


Palete baktığınızda 3 kahve 1 de mercan tonundan oluşan bir dörtlü olduğunu zannediyorsunuz ama swatch denemesinde bulunur bulunmaz çok farklı ve şık tonlarla karşılaşıyorsunuz.


Farlar inanılmaz pigmentli fakat doğruyu söylemek gerekirse tozutuyorlar. Özellikle de mercan tonlu far fazlasıyla yayılıyor kutuya. 
Özellikle de sağ ve sol şeritteki tonlara bayılıyorum çünkü bol ışıltılılar ve sağdaki en açık olan ton gözün en iç kısmında harika duruyor. Tek başına uyguladığınızda gözünüzde mercanımsı altın gibi duruyor o da, kompaktta göründüğünden çok daha farklı duruyor ve bu beni biraz şaşırtmıştı, ama bence bu da güzel bir yönü.

Hayalimdeki makyajı dün gece bu far paletini ilk kez deneyerek ortaya çıkardım ve gerçekten aşık oldum! 2 yıldır yaptığım onca makyaj içinde en beğendiğim bu oldu ve 4-5 arkadaşımla da fotoğraflarını paylaştım, herkesten çok güzel tepkiler aldım.

Guerlain'ın bu harika far paletiyle yaptığım göz makyajı yarın blogda.
Eğer çok iyi ve ambalajıyla, kalitesiyle ve duruşuyla memnun kalacağınız bir far paleti arıyorsanız, 167 lira gibi yüksek bir fiyatın bile fazlasıyla hakkını veren Guerlain Êcrin 4 Couleurs serisini öneririm çünkü her far paleti ayrı güzel. Öyle ki bunu aldıktan iki gün sonra Amerika'dan gelmek üzere birebir görmediğim başka bir paleti daha aldırdım kuzenime. Onu da haftaya blogda görebileceğinizi düşünüyorum.

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!

28 Ekim 2013 Pazartesi

The Balm Mary Lou-Manizer

Herkese merhaba!

Bugün sizlere bayram zamanındaki Gratis indiriminden aldığım tek şey olan The Balm'ın pek meşhur aydınlatıcısı Mary Lou-manizer'ı yazmak istedim.
Öncelikle "bu zamana kadar neredeydi aklım?" demem gerek sanırım. Nisan ayı gibi Nude Tude far paletini almıştım fakat Mary Lou'yu almak için bu kadar beklemem hata olmuş. Sanırım hayatımın aydınlatıcısını buldum, öyle ki NARS Albatross'un pabucunu anında dama attı.



Çizgi halinde swatch - Cilde yayıldığındaki görünümü

Ürünün indirimsiz hali 40 lira, ben 20 liraya aldım. O kadar güzel ki değil 40, 50, 60 ve hatta 70 lira bile olsa değer. Benim gibi çok açık tenliyseniz ve güzel bir aydınlatıcı arıyorsanız kesinlikle öneririm. Bunu kullanarak yaptığım makyajımı gören annem "cansız mankenlere benzemişsin, cildin o kadar parlak ve kusursuz görünüyor" dedi. Hatta bir kuzenim de görür görmez yüzümde makyaja dair dikkat çekecek başka hiçbir şey olmamasına rağmen "o ne güzel bir makyaj öyle!" demişti yine bayramın ilk günü.
Uyguladığımda verdiği görüntüyü de burada görebilirsiniz.


Bakınca "Güneş'in doğal vurduğundaki hali" diye düşünebilirsiniz ama o harika ışıltı Mary Lou'dan geliyor.

Ürünün yumuşacık ve inanılmaz pigmentli bir formülü var. Far olarak da kullanabilirsiniz, gayet güzel duruyor. Ama ben aydınlatıcı olarak kullanmayı daha çok tercih ediyorum. Hatta dediğim gibi son zamanlarda sadece bunu kullanıyorum aydınlatıcı olarak. Fırçanızı bir kez geçtiğinizde bile fazlasıyla yükleme yapıyor, o yüzden biraz hafifletmek isteyebilir ya da benim gibi gayet yoğun uygulayabilirsiniz. Başta bana "pek beğenmedim, o kadar yoğun ki hafif uygulamak zor olacak" dedirtti ve sırf bu kadar yoğun olduğu için daha pahalı ürünler almayı tercih ederim (ki istediğim yoğunluğu elde etmek benim elimde olsun) dedim ama daha sonra bu yoğun ışıltıya gittikçe hayran olmaya başladım.
Öyle simli simli değil, pürüzsüz bir ışıltısı var. O klasik "disko topuna döndürmüyor" yorumu bu ürün için geçerli. Ayrıca ürün 8 gram, yani bence düzenli bile kullanılsa en az 1-1.5 yıl gider.

Söyleyebileceğim hiçbir kötü yönü yok. Sadece kendime kızabilirim bu kadar geç aldığım için. Eminim blogumu takip eden çoğu kişinin de uzun zamandır kullandığı ve sevdiği ürünlerden biri bu. Aranıza ben de katıldım. :)

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!

27 Ekim 2013 Pazar

Chanel Inspiration Krem Allık

Herkese merhaba ve iyi pazarlar!

Geçtiğimiz ay hayatımda ilk kez bir krem allık aldım, o da Chanel'in 64 numaralı İnspiration adlı allığı oldu. Aslında krem allık hiç denememiş olan çoğunluğumuz fazlasıyla korkarız hele bir de nasıl uygulanacağını bilmeden ve sentetik bir allık fırçamız olmadan krem allık almaktan, ama konu Chanel olunca ve Chanel de bünyesindeki ilk krem allıkları geçtiğimiz yaz ortası piyasaya sürünce artık dayanamadım ve en beğendiğim tonu aldım Demirören Sephora'dan.

Chanel'in böyle kompakt haldeki ürünleri genelde logo baskılı kadife bir kese içinde geliyor. 


Krem allık serisinin kompaktları pudra allıklarınkinden daha küçük.



Çok tatlı bir tonu var bu pembenin. Sanırım yine aynı hafiflikteki Revelation adlı şeftali tonuyla bunun arasında kalmıştım fazlasıyla. Ama bir anda iki tane birden almayacağım için bunu seçtim.

Ürün ne kadar krem olsa da uygulandıktan kısa bir süre sonra pudraya dönüşüyor yüzünüzde. Sanki uygulandığı yere sabitleniyor kalıyor siz silene kadar. Ama tabi altına kullandığınız fondöten ne kadar "ıslak" yani parlak ve matlaşmayan yapıdaysa allığın uçma ihtimali de o kadar artıyor. Fakat üstüne pudra geçerseniz bir sorun yaşamazsınız. Tabi bu durumda pudranın rengi allığın rengini hafifleteceği için allığı biraz yoğun uygulamakta fayda var.

Ben cildim fondöten gerektirmeyecek kadar iyi durumda olduğunda bunu yanaklarıma parmaklarımla sürüp dağıtıyorum. Dediğim gibi gayet güzel sabitleniyor kendi kendine. Ne kadar yoğun isterseniz o kadar kat geçebilirsiniz. Fakat benim en sevdiğim yoğunluğu belli belirsiz ve yanaklarınız doğal haliyle kızarmış gibi olanı.

Her ne kadar şu ana kadar çok fazla kullanamamış olsam da tonunu çok beğendiğim ve pembe allık arayanlara önerebileceğim bir allık Inspiration. Benim gibi hiç krem allık tecrübesi olmamış biri de Chanel sevdasıyla ülkemizde bulunan 6 renk seçeneğinden kendine en çok hitap edene atlayabilir.
Piyasa fiyatı 97 lira fakat ben indirim kuponumla 77.4 liraya almıştım.

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!

25 Ekim 2013 Cuma

Dolu Dolu Ekim Alışverişi

Herkese merhaba!

Bugün akşamüstü siyah çanta ihtiyacımı kapatmak, uzun zamandır aklımın kenarında olan bir iki makyaj malzemesine el atmak ve bir de D&R'a bakmak için Cevahir AVM'ye uğradım. Bir sürü şey aldım ama aldığım her şeyden ayrı memnunum.

Bakalım neler almışım.



Konu siyah çanta olunca hep "evladiyelik" alma mantığındayımdır. Bundan tam 2 yıl önce Charles&Keith'den yine bu postacı (crossbody ya da messenger) adı verilen modeldeki çantalardan almıştım ve bu zamana kadar beni yarı yolda bırakmadıkça hep kullandım. Beğendiğim modeller genelde bu ayarda ve koskocaman boyutlarda olduğu için çantamı yine oradan aldım. Normalde 280 liraymış ama bu aralar yeni sezona %30 indirim olduğundan 196ya geldi. Bunu o kadar beğendim ki mağazada bu ayardaki diğer çantalara bakmak çok anlamsız geldi. Bir iki yılımı da kendisine adamaya hazırım!


Daha sonra D&R'a girdim ve geçtiğimiz ay pek meşhur kitabı "Senden Önce Ben"i okuduğum Jojo Moyes'in yeni kitabını ve ilgimi çeken başka bir kitap olan "Ve İşte Onu Böyle Kaybedersin"i aldım, yanlarına da yine aylardır eşe dosta "dinleyin, dinleyin!" dediğim Daft Punk'ın albümünü ekledim.
Konu yabancı albüm olunca ufacık da olsa arşivi olan ve her çok beğendiği albüme para verme yanlısı olanlardanım. Emek varsa karşılığını vermek lazım, özellikle de verilen emeğe hayranlık duyduysanız.


Sırada Watsons vardı. Orada da L'oreal standını görür görmez hem blogda değerlendirmek hem de reklam kampanyalarındaki iddiaları kadar var mı, görmek için True Match fondöteni aldım. Yanına da iki paket ufak makyaj temizleme mendillerini ekledim.


Guerlain'ın 14 numaralı Les Fauves adlı bu far paleti geçen sene daha Türkiye'ye gelmeden Temptalia'da görür görmez ALLAHIM O DA NE ÖYLE YARABBİİİ dememe neden olmuştu. Somon ve mercan hastası bir insana böyle bir far paleti bir çarpıntı demektir, o zamandan beri aklımın bir kenarında olan bu far paletine 2 hafta sonra bayağı bir işim düşecek (abimin nişanı olacak ve bu durumda "görümce" olarak siyah ve mercan tonlarında bir şey giyiyorum ve makyajım bayağı önemli, fazlasıyla geçerli bir bahane buldum!) ve iyi bir mercanı MAC'te bile bulamadım (tamam şimdi "AA AMA EXPENSİVE PİNK ALMIŞTIN!" diyorsunuz ama o mercan değil cağğnııımm...). Bu yüzden sonunda kendisi ilk Guerlain ürünüm de olarak makyaj çekmecemde yerini aldı. Bu alışverişteki memnuniyet yüzdemin fazlasıyla artmasına sebep oldu.


Geldik bu alışverişin beni en çok heyecanlandıran ögesine...
Geçtiğimiz aylarda çıkan İbuki serisiyle Shiseido hayranlığım ve merakım gittikçe artmıştı. Aslında bugün cilt bakım ürünü alma fikrim hiç yoktu ama Guerlain far paletimi almama yardımcı olan danışman normalde Shiseido çalışanı olarak bana bir allık önerirken kendimi "yok allık değil de şu İbuki'ye bir bakayım" derken buldum. Bir tane cilt bakım ürününe 175 lira vermek bana mantıklı gelmiyor aslında. Çünkü şu anda iki deluxe tester ı dahil toplamda 6 Vichy ürününden oluşan rutinimi bile 175 liradan aza getirdim. Ama memnun değilim cildimin şu anki halinden ve 22 yaşını doldurmak üzere olan biri olarak erkenden önlem alan, iyi bir ürün almak bana hiç de saçma gelmedi.
Harika getirileri olduğunu yazan bu ürünü fazlasıyla merak ediyorum. İnşallah benimki gibi siyah noktalar ve geniş gözeneklerden şikayetçi, bembeyaz oluşuyla da iyice dertlendiği sivilceler ve sivilce izleriyle dolu, T bölgesi pek yağlı, diğer bölgeleri kuru bir cilt bu ürünle adam olur. Bir sürü güzel yorum okudum almadan önce, bu yüzden inancım tam!


O kadar güzel bir far paletini yalnız bırakmak olmazdı, tam da farlara uygun havada bir allık almak için MAC'e girdim. Aslında bilmediğim bir tonla karşılaşma ihtimalimin pek de olduğuna inanmazken bu allık bir anda gözlerimi aldı resmen. Anında swatch ladım ve "yine buldum Sunbasque'i" derken arkasını çevirip önceden adını hiç duymadığım Peachtwist olduğunu gördüm allığın. Bu allık MAC'in ışıltılı pudra allıkları olan Shimmertone serisinden. Işıltılı allıklara hasta olan biri olarak, bir de şeftali tonuyken resmen bayıldım! Bilenler vardır, Style kadar turuncu değil, Sunbasque kadar bronz değil. Bu tam bir bronz şeftali allık. Bayıldım resmen! Bu tonlarda allık arayanlara kesinlikle tavsiye ederim.

Aldığım herşeyden ayrı ayrı memnunum. Shiseido'nun fazlasıyla merak ettiğim en son çıkan fondöteninin de benim tonumda iki numunesini ve İbuki'nin gündüz losyonunun iki numunesini, bir de Le Petit Robe Noire adlı Guerlain parfümünün birer numunesini hediye aldım. Keşke adını alsaydım, Debenhams'daki Shiseido standında çalışan bayan bana fazlasıyla yardımcı oldu. Hiç canımı sıkmadı, güzel önerilerde ve açıklamalarda bulundu ve "oh be ürün sattım birine ehheheh" tavırlarına girmedi. Pek merak ettiğim ürünlerin de testerlarıyla çıktım sayesinde.

Shiseido losyonun yazısını ürünü en az 10 gün değerlendirdikten sonra yazacağım ama diğerleri için ilk fırsatta blogumda tekrar görüşmek üzere!

Bu arada, hala takibe başlamadıysanız Twitter'da da varım :)
Bengisu Twitter'da da Yazıyor

24 Ekim 2013 Perşembe

YSL'den Takma Kirpik Etkisi

Herkese merhaba!

YSL'in hayranı olduğu kadar hiç beğenmeyenleri de olan pek meşhur Effet Faux Cils, yani takma kirpik etkili rimelini yazmak istedim bugün.
Dünkü yazımda değerlendirdiğim Sephora göz kalemine eşlik eden rimel buydu. Son 4 aydır Benefit They're Real kullanmama rağmen geçen sene tam da bu zamanlarda aldığım bu rimeli özel durumlar için ayırdım. Bugün yazdığım waterproof versiyonu ama orjinaliyle aynı fırçaya sahip olduğunu duyarak almıştım, bu yüzden bir farklılık sunduğunu düşünmüyorum.

Aslına bakarsanız milyon tane rimel denedim diyemem. Şimdiye kadar kullandıklarım Estee Lauder Sumptuous ve Clinique High Gloss, ondan öncesinde kullandıklarımı o zamanlar değerlendirecek kadar ilgilenmiyordum o yüzden bu iki rimele bakarak şunu söyleyebilirim ki bu rimel iddiasını gerçekten yerine getiriyor ve bana göre "özel gün" rimeli olmayı hak ediyor.

Gelsin fotoğraflar!



Öncelikle ambalajı çok şık. Tam kapattığınızda birbirini tamamlayan bir YSL logosu var, tamamen altın rengi. Ağır değil ama lüks kozmetik sınıfına girdiğini kanıtlayacak nitelikte.


Fırçası plastik değil ve şimdiye kadar gördüğüm en ince uzun fırçalardan. Hatta tek başına başı çekiyor olabilir bu dalda. Kocaman ve plastik olmadığından Benefit They're Real gibi gözüme batmıyor hiç. Onu uygularken zorlandığım ve tarağının aniden gözüme çarptığı oluyor. Tabi bu da bir bakıma eziyet.

Maskaranın formülü açısından konuşacak olursam, kendine has bir kokusu var. Nasıl tanımlayacağımı bilmiyorum ama benim hoşuma gidiyor. O "lüks kokusu" ve çiçek kokusu arasında bir yerlerde. Bence hoş.
O kadar ıslak ve göz kapağınıza bulaşan, yayılan bir rimel değil. Bu waterproof versiyonu gerçekten de akmıyor ve görevini başarıyla yerine getiriyor. Geçen sene Jennifer Lopez konserine gitmeden önce almıştım çünkü çok büyük bir hayranı olarak 13 sene sonunda VIP'den konserine gidecek ve ona o kadar yakın olacak olmak muhtemelen beni yer yer ağlatacak diye düşündüm. Gerçekten de ağladığım oldu ama rimelim hiç akmadı. (Zaten makyajım aktığında gidip kendisiyle ve makyözüyle tanışmak berbat bir durum olurdu. Teşekkürler YSL!)

Duruşu ise harika!


Burada iki kat uyguladım ama öyle çok uzun uzun uğraşmadım.

YSL'in birçok ürününü seven biri olarak bu rimelin en sevdiğim YSL ürünlerinden olduğunu eklemem gerek. Özel günlerde size o gösterişli kirpikleri verecek rimeli arıyorsanız kesinlikle tavsiye ederim.
Piyasa fiyatı 72 lira.

Sizlerden bu rimeli kullanan var mı? Varsa düşüncelerinizi okumak harika olur!
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!

23 Ekim 2013 Çarşamba

Sephora 12 HR Waterproof Göz Kalemi - 19 "Go For A Ride"

Herkese merhaba!

Son zamanlarda arayı yine açtım, farkındayım. Ama fotoğrafları hazır çok güzel üç ürün değerlendirmesi daha yolda ve bu sefer biraz daha "her keseye hitap edebilecek" türden bir ürün değerlendirmesiyle geldim.

Sephora'nın kendi markasına ait makyaj ürünlerinden şimdiye kadar sadece bir mavi likit liner edinmiştim. O da tam bir deniz mavisi olduğundan ve tene resmen işlenip kaldığından (gözümü kazıya kazıya çıkarmıştım, kötü bir tecrübeydi) kullanmaya yer olmadı hiç.
Bu göz kalemini bayramda kuzenimden aldım. Elinde biriken makyaj malzemelerinden bu ve iki saç bakım ürünü deluxe tester ı, bir de Sephora far kaptım bir tane. Far da önümüzdeki günlerde blogumda olur.

Önce fotoğraflar gelsin!


Açıkçası ben blogda değerlendirmeye bir şeyler olur diye almıştım bunu en çok, ama yeşilin tonuna, simli ama ucuz bir görüntüsü olmayışına bayıldım. Ayrıca "kaymak gibi" sürülüyor, yumuşacık ve bol pigmentli. MAC'in göz kalemlerine bayılırım ki bunu daha bile çok beğenmiş olabilirim.

Gözümdeki duruşu da böyle. Bence harika!



Göz içinde ne kadar kalır, ne kadar zamanda akar, bunu henüz bir gün kullanıp tam anlamıyla yorumlama şansım olmadı. Ama alt kirpik dibine kalemi uyguladıktan sonra Blacktrack Fluidline geçtim, böylece uzun zaman gözümde kalmasını istersem akmadan durabilir. Yeşilin tonunu da çok fazla karartmadı gibi geldi bana. Üst kirpik hattında ise tamamen kendisi var, başka hiçbir rengi altına ya da üstüne geçmedim. Ben bu kalemi de rengini de fazlasıyla beğendim!

Fiyatını ne yazık ki bilmiyorum ama tahminimce 15-25 lira arası bir şeydir. 30'a yakın da olabilir. Kesinlikle tavsiye ederim, çok rahat uygulanıyor, yumuşacık ve çok pigmentli. Özellikle bu renge bayıldım.
Sizin düşünceleriniz neler? Paylaşmayı unutmayın!

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!

16 Ekim 2013 Çarşamba

Dolce & Gabbana Kozmetik Artık Türkiye'de!

Herkese iyi bayramlar!

Umarım bayramınız sevdiklerinizle, sağlık, huzur ve mutlulukla geçiyordur. Size hemen kısa bir haber vermek istedim, Dolce Gabbana kozmetik artık Türkiye'de! Kendisiyle bugün birebir Zorlu Center'daki Sevil'de karşılaştım, kocaman bir stand, bir sürü ürün seçeneği ve geniş bir renk skalası var. Ojelerden onlarca renkte rujlara, ve hatta makyaj fırçalarına kadar Dolce Gabbana'ya kavuşmuş bulunmaktayız. Markayı ülkemizde görmek isteyenler Avcılar-Zincirlikuyu hattının son durağı olan Zincirlikuyu durağında inip Zorlu Center'a rahatça gidebilir ve marka standına bir göz atabilir.





Benim keşif için çok zamanım yoktu fakat bir iki allık ve rujunu hemen swatch için denedim. Güzelce zaman ayırmayı gerektirecek kadar büyük bir stand gördüm açıkçası. Geniş zamanım olduğunda rahat rahat bakarım umarım.

Umarım bu haber sizin de benim kadar ilginizi çekmiştir. Herkese tekrar iyi bayramlar ve bir sonraki yazıda görüşmek üzere!

5 Ekim 2013 Cumartesi

Benefit Brow Bar ile Hayal Ettiğim Değişim!

Herkese merhaba!

Geçtiğimiz haftalarda geçen sene bir kuzenimin yararlandığı Benefit Brow Bar hizmetinden yararlanmak ve oldukça dağınık, seyrek ve şekilsiz olan kaşlarımın yüzüme en uygun şekle getirilmesini istediğim için Demirören Sephora'ya uğradım. Bu şubedeki Brow Bar'da kaş uzmanı İnci hanıma kaşlarımı teslim ettim ve hayatında ilk kez kaşlarına başka birinin elinin değmesine izin veren biri olarak en çok da "noolur doğal olsun! Lütfen beni kaşsız bırakmayın" dediğimi hatırlıyorum.

İşlemi ilk kez yaptırdım ve kaş bakımı, ardından boyama ve ardından şekillendirme için bu hizmetin karşılığı olan 45 lira gibi bir ücret ödedim. Sonuçtan fazlasıyla memnun kaldım.
Önce kaşlarınıza bakım yapılıyor, ardından boyama, ardından yüz şeklinize göre kaşın başlangıç, kavis verilecek nokta ve biteceği nokta belirleniyor. Belirlenen şekle göre kaş, ağdayla alınıyor. Tabi bu işlem kaşlar tamamen yapıldığında kızarıklığa neden oluyor, ama ertesi gün böyle bir şey kalmıyor. Benim gibi T bölgesi yağlı ve ağda tecrübesi hiç olmayan biriyseniz kaşlarınızın bitiş noktasının üstlerinde minik sivilceler çıkabilir, ama ben artık kaşlarımın şeklinden çok şikayetçi olduğum için ağdanın o yan etkisini göze alarak yaptırmıştım, çünkü birkaç güne düzeleceğini biliyordum. Düzeldi de.
Bütün işlem bitince Gimme Brow ile kaşlarım boyanarak dolduruldu ve ortaya aşağıdaki gibi bir sonuç çıktı.

Fotoğraflar oldukça bulanık ama mağaza içinde ancak bunları edinebildik. Özellikle de ilk halinde başımı eğerek çektirmişim, ikincisi kadar belli olmasa da değişimi fark edebilirsiniz.

Özellikle alttaki karenin kalitesi oldukça düşük, ama umarım farkı görmenize yardımcı olur.

Başta iki kaş eşit gibi gelmedi, fotoğraflardan da anlaşılabilir. Ama şimdi üzerinden 2 haftadan biraz fazla geçti ve yavaş yavaş şekli yerine oturuyor. Ben çok çok memnunum yeni şeklinden, öyle ki son zamanlarda yüzüme istediğim ifadeyi katan kaşlarımın tek başına yettiğini düşündüğümden eskisi kadar tam takım makyaj da yapmaz oldum.

Capacity Sephora'da da iki gün önce Brow Bar açılmış, İnci hanım artık orada. Pazartesi ve Çarşamba günleri çalışmıyormuş sanırım. Detaylı bilgi de veriyorum çünkü hem hizmetinden hem de hoş sohbetinden oldukça memnun kaldım, bu hizmetin de devamını getireceğim için sizlere de kendisini önerebilirim.

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!

ARTIK YOUTUBE'DAYIM!
Youtube'dan beni takip edebilir, kanalıma abone olarak videolarımı izleyebilirsiniz :)
Bengisu Ayşe Youtube kanalı

2 Ekim 2013 Çarşamba

Hayatımın Ruju: Givenchy Rose D'Exception

Herkese merhaba!

Blogumu uzun zamandır takip edenler ruj kullanmayı sevmediğimi, hele patlak, nam-ı diğer neon, göze çarpan tonlardan koşarak kaçtığımı bilir. Ama kozmetiğe bu kadar ilgi duyarken uzun zamandır kendi zevkime göre "kusursuz" ve her makyajla, hatta hiç göz makyajı yapılmadığında bile gidebilecek bir ton arıyordum. Ona da Givenchy'nin 2013 sonbahar koleksiyonu, yani bu aralar satışta olan koleksiyonundaki iki renkten biri olan 206 numaralı Rose D'Exception ile kavuşmuş oldum.


Öncelikle ambalajı çok çok şık. Parıltılı, gümüş bir deseni olan, kadife gibi bir kumaşla kaplanmış. Oldukça ağır ama işin ilginç kısmı ruju açtığınızda bütün o ağırlığın kapağından geldiğini fark ediyorsunuz.


Tonu daha dışarıdan görür görmez benim gibi açık tenliyseniz ve hal-i hazırda pigmentli dudaklarınız varsa çok doğal duracağını fark ediyorsunuz ve o yarı mat bitişi, mükemmel opaklığıyla tahminlerinizi boşa çıkartmıyor.


Ben bu ruju düzenli takip ettiğim Temptalia'da görmüştüm ilk, ve görür görmez aklımın kenarına yazdım "uzun zamandır aradığım renk bu olabilir" diye. Aldığım gün Guerlain ve Lancome'dan da bir sürü ruj denedim ama hiçbirinde bundaki gibi dener denemez yardımcı olan çalışanlara "bunu alacağım" demedim. İkinci kez düşünmeme gerek bile kalmadı.

Temptalia'dan Christine'deki duruşu da çok çok güzel. Bende çok daha doğal duruyor ama onda doğal bir pembe gibi durmuş. Ben bendeki duruşundan daha memnunum bu görsele bakınca ama böylece buğday tenlilerde de güzel duracağı görülebiliyor. Benim açık tenim ve yeterince renkli dudaklarımda bu renk biraz daha gül kurusuna kaçıyor.


Ben bunu Sephora'nın %20 indirim kuponuyla 69.6 liraya aldım, indirimsiz fiyatı 87 lira. Givenchy markasından aldığım ilk şey oldu bu ama devamının geleceğinden adım gibi eminim. Yeni çıkan pudra kompaktlarında da gözüm kaldı. Belki bir gün alır, onu da burada değerlendiririm.

Sizler nasıl buldunuz Rose D'Exception'ı? Görüşlerinizi paylaşmaktan çekinmeyin!

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!

1 Ekim 2013 Salı

Herşeyi Küçük Bir Çantaya Sığdırmak

Herkese merhaba!

Haziran sonuna doğru Sephora'dan yaptığım alışverişte güzel ve ufak boy bir Clinique makyaj çantası hediyesi almıştım. Yeni ve çantaya atılacak boyutta bir makyaj çantası çok güzel geldi fikir olarak, ama bir sürü şey kullanınca BÜTÜN ihtiyaçlarımı nasıl sığdıracağım bu çantaya diye düşünürken, size de böyle küçük bir makyaj çantasına neleri yerleştirdiğinizde herşeyin bir arada ve kendi çantanızda çok yer kaplamadan durabileceğini göstermek istedim.

Çantamın büyüklüğü bu kadar. (Ellerim pek büyük değildir :) )


Ama herşeyi, ihtiyacım olan herşeyi de içine böyle alıyor.


"Herşey" derken, ihtiyacım olan herhangi bir şeyi atlamış olma ihtimalim var mı diye hep beraber bakalım.

1.Ten makyajı


Fondöten her zaman kullanmamama rağmen ne zaman ihtiyaç olacağı belli olmaz diye ekledim. Tabi T bölgem yağlı olunca hem kapatıcımı hem fondötenimi sabitlemek için sabitleme pudramı da yanlarına kattım.


NARS'ın Albatross aydınlatıcısı zaten çok da büyük bir kompakta sahip değil. Chanel krem allığın da pudra allıklarından çok daha minik bir ambalajı var. İkisi de bir arada çantama girdi.

2.Göz makyajı


Tom Ford Cognac Sable bence özellikle de beyaz ten ve koyu kahve gözde "fool-proof" yani kusura yer bırakmayan bir far paleti. Siyah göz kalemi de her zaman en kullanışlı olan, ve göz kalemi deyince favorim MAC'in göz kalemleri, siyah olanının adı da "Engraved". Yanlarına da son birkaç aydır severek kullandığım Benefit They're Real rimeli ekledim, göz makyajım için ihtiyacım olan herşey buraya girdi. Aa, tabi, kaşlarım için Gimme Brow'a da yer kaldı. Zaten o da minicik bir ürün.

3.Dudak makyajı


Givenchy'nin şu an satışta olan sonbahar koleksiyonundan aldığım bu yarı mat ruju her makyaja gidecek tonda. Bobbi Brown'un glosslarından Gold Nectar da şimdiye kadar en severek kullandığım glossum olabilir. İkisinin de tonu beni yarı yolda bırakmaz çünkü her türlü makyaja giderler. Bu iki ürünle de dudak makyajım tamamlanmış oluyor.

Ben bronzer kullanmadığım için çantamda ona özel yer ayırmadım. İhtiyacım olan herşey bir arada çantama girmiş oldu.
Düşünün, bunların hepsini bir arada, böyle ufak boyda bir makyaj çantasına sığdırabilirsiniz.


Tek yapmanız gereken, her şartta işinize yarayacak tonları seçmek ve ürünleri çantanıza düzenli yerleştirmek. Böylece her şartta makyajınızı düzeltme ya da tazeleme fırsatınız olur.

Burada kesinlikle fırça gerektiren iki ürün pudra ve aydınlatıcı. Onlar için fırçaları da kol çantanıza atarsınız artık :)

Bu arada, Twitter'dan da blogumu takip edebilir, düzenli olarak kullanıyorsanız yazılara daha rahat ulaşabilirsiniz.
Bengisu Twitter'da da Yazıyor

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!