30 Eylül 2013 Pazartesi

Son Zamanlardaki En Harika Şey: Benefit Gimme Brow

Herkese merhaba!

2 hafta kadar önce Sephora'dan gelen indirim kuponunu değerlendirmek ve artık özellikle de seyrekliğinden çok şikayetçi olduğum kaşlarıma uygun bir tasarım yaptırıp, bakım önerisi almak için Demirören Sephora'ya uğradım. Demirören Sephora'da her zaman hizmette olan Benefit Brow Bar'dan faydalanmak istedim.

Kaş uzmanı İnci hanım, yüz şeklime uygun kaş tasarımını gerçekleştirdi. Hayatımda ilk kez kaşlarıma bir işlem yaptırdım (şimdiye kadar kimseye elletmemiştim ve 22 yaşındayım) ve fazlasıyla memnun kaldım. Çünkü istediğim gibi doğal ve hala kalınlar. İncecik, fazla yolunmuş ve hatta kalemle çizilmiş gibi görünen kaşlar benim için kesinlikle bir "no-no". Diğer deyişle, "mümkün olduğunca kaç!".

Tasarım işlemi sona ererken tabi ki kaşlarım dolduruldu. Bunu da Benefit'in son zamanlarda piyasaya sürdüğü "Bana kaş ver" anlamına gelen "Gimme Brow" adlı ürünüyle gerçekleştirdi İnci hanım. Normalde kaşlarımı doldurmak istediğimde far tercih ederim fakat genelde üşenmeme neden olan bu işlem için "bu üründen kesinlikle alın" diyen İnci hanımın tavsiyesine uyarak hiç tereddüt etmeden aldım.

Özellikle de benim gibi seyrek kaşlı herkese tavsiye edeceğim bu ürünün uygulamadan önce ve sonrasını, ve kendisini burada fotoğraflarda görebilirsiniz.



Sephora alışverişi yazımda ambalajının ne kadar küçük olduğunu görmüşsünüzdür belki. Görmeyenler için tekrar:


Bu kadar ufak bir şeyin bu kadar büyük etki yaratması cidden inanılmaz. Şimdi geleyim yorumlarıma:
Bu ürünün en büyük özelliği içinde bulunan fiberlerle kıl çıkmasına yardımcı olması. Ben şu an 10 gündür düzenli olarak kullanıyorum. Aslında bir bakım ürünü olduğunu sanmıyorum ama (abartmıyorum) bilgisayar masamda, yanıbaşımda duruyor ve günde 2-3 kez uyguluyorum. Tek nedeni de verdiği görüntüye hayran olmam.
Normalde mat ve kaşıma uygun renkte bir farla doldurduğum kaşlarımın görüntüsünü çok sevdiğimden başta bu ürünü almak istemedim. Sırf "bir ihtimal işe yarar da sağ kaşımdaki boşluk kapanır" düşüncesiyle aldım. Normalde bu tarz ürünler çok iddialı şekilde piyasaya sürüldüklerinde çok da güvenemiyorum. Ama 10 gündür düzenli kullanıyorum ve sağ kaşımda 10 gün önce o beni çok rahatsız eden boşluk artık yok. Tam kavis başlangıcının üst çizgisindeydi, ama artık iki kaşım denk halde. Bu benim için inanılmaz bir şey.

Bir gün denediğim ve gördüğüm kadarıyla uygulamadan sonra kaşlarınızı ellemeden cilt bakımınızı yapsanız bile 12 saat aynen kalıyor. Bu da ayrı bir artısı.
Aplikatörü ufak olduğundan hiçbir yere bulaştırmadan uygulamaya imkan veriyor. Rimel gibi fırçalı başlığa sahip ama rimel uygulamaktan çok daha rahatça uygulanıyor. Fırçaya yükleme çok fazla yapmadığından kaşlarda topaklanma gibi bir şey yaptığını hiç hiç görmedim.
Hafif bir gül kokusu var ve bence bu da ayrı güzel bir özelliği. Ben kozmetik ürünlerinde güzel koku bulunmasını seviyorum. Tabi tamamen kokusuz tercih edenler için kötü olabilir ama bence gayet hoş.
Çok doğal duruyor ama kesinlikle kaşlara bir belirginlik ve keskinlik kazandırıyor. Bu da benim gibi yine beyaz tenliyseniz genelde tercih edeceğiniz türden bir özellik. Bu ürünü aldığımdan beri surat ifadem tam yerine oturdu gibi hissediyorum, bu yüzden kalem ya da liner gibi bir şey bile kullanmadan, sadece rimel sürüp çıkıyorum son zamanlarda.
Hakkında söyleyebilecek tek bir kötü yorumum yok. Bendeki medium/deep tonlu olanı.

Can sıkabilecek tek yönü 73 liralık fiyatı. Ama neler yapabildiğini gördüğünüzde bence bittikçe alacağınız bir ürün olacak. Dediğim gibi, özellikle de benimki gibi seyrek kaşlardan şikayetçiyseniz bu "önce-sonra" fotoğrafı sizi ikna edebilir. 


Sizler ne düşündünüz? Yoksa siz de benim gibi "Gimme BROW" kullananlardan mısınız? Görüşlerinizi paylaşmayı unutmayın!

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!

ARTIK YOUTUBE'DAYIM!
Youtube'dan beni takip edebilir, kanalıma abone olarak videolarımı izleyebilirsiniz :)
Bengisu Ayşe Youtube kanalı

29 Eylül 2013 Pazar

Chanel 287 Aurore Glossimer

Herkese merhaba!

En son yazımda gösterdiğim ürünleri biraz bekletme ardından yazacağımı söylemiştim, yine öyle oldu fakat blog yenileme çalışmalarını ertelemeye devam etmem gerekti. Aslında blogumun bu halinden de memnunum ama beni daha düzenli yazmaya motive edecek, sizlere de daha güzel postlar sunmama yardımcı olacak değişiklikler yapmak istiyorum uzun zamandır. Bir arkadaşımın yakında yurtdışından gelecek olması ve kendisinden isteyeceğim birkaç şeyi de bana getirebileceğini söylemesiyle bütçe planım tekrar kaydırıldı. Yerimde olan herkes beni anlayacaktır! :)

Son aldığım ürünleri değerlendirmeye önce Chanel'den aldığım ilk gloss olan 287 numaralı Aurore ile başlayayım dedim.

Gloss kullanmayı seviyorum, bana ruj kadar iddialı gelmiyor. Özellikle başörtülü olunca çoğu ruj aslında hafif yapılması daha iyi olacak olan makyajları çok göze batar hale getiriyor bence. Belki güzel duruyor çoğuna göre, ama bence başörtü, ağır makyajı kaldırmıyor. Bu durumda da gloss kullanmak, rujdan daha hoş ve güzel geliyor bana. Çıkarımlarıma göre blog takipçileri genelde ruja daha çok ilgi duyuyor ama ben bir gloss severim! :)

Gloss dendiğinde de genelde çok hafif şeftali rengi veren, daha çok parlaklık sunan şeyler tercih ediyorum. Aurore de tam olarak böyle bir görüntü sunuyor.



Aplikatörün rahatça uygulama sağlayan sünger başlığı var.


Renkten çok, parlaklık sunuyor.


Chanel glossimer serisinin en sevilen yönü bu inanılmaz ışıltısıymış. İnternette okumuştum ve Harvey Nichols Kanyon'da Chanel standındaki Baha beyden bunu duymuştum. Mümkün olduğunca görmeniz için bu videoyu da eklemek istedim.


Gloss'un içindeki ışıltı taneleri ağza gelmiyor. Karşılaştırma yapmak gerekirse L'oreal Glossy Balm'daki ışıltılar incecik ve ağza gelen taş hissi veriyor ama bunda öyle bir şey yok.
Ürünün herhangi bir kokusu da yok. Chanel'in allıklarındaki o buram buram gül kokusunun burada zerresini alamıyorsunuz. Aynı zamanda bir tat da vermiyor tabi.
Ambalajı çok ağır değil. Extrait de Gloss serisinin o pek ağır ve siyah ambalajıyla karşılaştırınca bu bayağı hafif kalıyor. 
Formül yapısı olarak Bobbi Brown'un glosslarıyla karşılaştıracak olursam çok daha hafif ve Bobbi Brown'un aksine ağdalı bir his vermediğini söyleyebilirim. NARS ile karşılaştırdığımda da NARS'ın o aşırı nem verdiği yönündeki hissi vermediğini eklemem gerek. Ama bu durumda NARS daha iyi diyemem çünkü bunu da fazlasıyla sevdim.

Bu serinin fiyatı 74 lira ve bu ürünü Demirören Sephora'dan aldım. Chanel'in renkli kozmetik ürünlerinde çok fazla seçenek olduğu için bir yerde bulduğunuzu başka yerde bulamayabiliyorsunuz. Bu yüzden nereden aldığımızı belirtmekte fayda olabilir.

Sizler ne düşündünüz? Fikirlerinizi paylaşmayı unutmayın!

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!

20 Eylül 2013 Cuma

Sephora Eylül Alışverişi ve Yakında Blogda Görülecekler

Herkese merhaba!

Geçtiğimiz hafta Sephora Black Card sahibi olmam ve fazlasıyla harcama yapıyor olmamdan olacak ki yüzde yirmi indirim kuponu aldım Sephora'dan. Tabi yüzde ona alışık olan bünye, yirmiye kayıtsız kalamadı.

Dün Demirören Sephora'da Benefit Brow Bar tecrübesini ilk kez edindim. Pek seyrek ve dağınık kaşlarımı uzman İnci Hanım yaptı ve çok memnun kaldım. Öğle tatilinde onu beklerken de hayatımın rujunu ve çok çok beğendiğim bir gloss u buldum. Kaşlarım yapıldıktan sonra da uygulama esnasında kullanılan ve Benefit'in yeni ürünü "Gimme Brow"dan aldım. Hemen ardından tekrar Chanel standına koştum (artık kendime itiraf edebilirim, ben bir Chanel delisiyim!) ve yabancı sitelerde gördüğümden beri içim giden yeni krem allık serisinden hayatımın allığını aldım.
Hayatında hiç krem allık kullanmamış, krem allığa uygun fırçası olmayan, ucuz bir markadan bile bir krem allık denememiş olan ben, Chanel'in bu allığına kayıtsız kalamadım!

Aldıklarımdan ve Benefit Brow Bar deneyimimden çok memnunum. Kısmet olursa 2 hafta sonra 2 yıldır istediğim makinayı alıp bloga çok daha iyi görseller yükleyerek yazacağım, o yüzden sadece paylaşmak istiyorum şu anda. Makinayı aldıktan sonra detaylı değerlendirme yazılarını yazacağım ama işte karşınızda dünün ganimetleri + yine ileride değerlendirmesi yapılacak L'orel likit liner!


Chanel İnspiration Creme Blush, Givenchy Rose d'Exception Le Rouge , Chanel Aurore Glossimer

Minnacık ama etkisi kocaman Gimme Brow!


Geçen haftalarda aldığım ama değerlendirmesi için biraz daha bekleteceğim L'oreal likit liner.


"Hayatımın ruju" sıfatını hak eden Givenchy'nin güzelliği...


Sözde 6 ay kozmetik orucundaydım, tam da ilk çeviri paramı (iki aydır tercümanlık yapıyorum ve ilk ödememi dün aldım, evet, işte özel kurumların işleyişi) almışken Sephora'nın %20 indirim kuponu pek makbule geçti (!).
Ama aldığım her şeyden ayrı memnunum!

Sizin buradan en çok merak ettikleriniz hangileri? Siz de Sephora'dan indirim kuponu aldıysanız siz neler aldınız veya almayı planlıyorsunuz? Paylaşmayı unutmayın!


13 Eylül 2013 Cuma

Yoğun Liner Uygulamalı Göz Makyajı

Herkese merhaba!

2 gün kadar önce aldığım L'oreal likit liner ı denemek isterken yine bir ürün denemesi diye başladığım şeyden tam takım makyaj çıkardım. Özellikle gözlere yoğunlaştığım için gözleri tam çerçevelediğim ve hafif kuyruk attığım bu göz makyajını sizlerle paylaşmak ve sırasıyla neler uyguladığımı yazmak istedim.
Yaptığım makyaj şöyleydi:


Sırasıyla...


L'oreal'in likit liner ı ile üst kirpik çizgimin ortasından başlayıp, dışa doğru bir hat çektim. Ardından iç yarısını da dışa oranla daha ince olacak şekilde çekip, tamamladım.
Gözümün içine, hem üst kirpik diplerine hem de alt kirpik diplerine MAC'in siyah göz kalemi Engraved'i uyguladım.


Alt kirpik çizgisine liner çekmek bence pek kolay bir iş değil ve ne likit liner ne jel ne de kalem hafif durmuyor, çok göze batıyor. The Balm'ın Nude Tude paletindeki siyah ton olan Serious'ı alt kirpik çizgimin tamamına gölge yapacak şekilde MAC 219 kalem fırça ile uyguladım. Tabi ki dümdüz çekmek zor oluyor, ama bu konuda bana yardım edecek olan ürün de hemen ardından geldi.


Benefit Boing kapatıcı kitimi ve Sephora kapatıcı fırçamı alarak, alt kirpik çizgimde yarattığım gölgeyi düzleştirmek ve düzeltmek için dümdüz bir kapatıcı hattı uyguladım. Kapatıcıyı tamamen uygulamayıp farla yaptığınız gölgeyi bırakmayı unutmayın. Yoksa bir anlamı olmaz.


Göz içine çektiğim kalemi sağlamlamak için MAC jel liner serisi Fluidline'ın siyah tonu olan Blacktrack'i 209 numaralı liner fırçası ile çektiğim kalemin üstüne geçtim. Böylece hem kalem ilk yoğunluğunu koruyor hem de uçup gitmiyor.

Kirpiklerimi kıvırıp kıvırmadığımı hatırlamıyorum ama bolca Benefit They're Real maskara ile makyajımı tamamladım. Tabi böyle güçlü bir makyajda kaşlar da önemli. Kaşlarımı da Kryolan'ın mat far serisindeki Sudan tonu ile doldurdum.

Makyajımı sadece liner makyajı olmaktan çıkarıp biraz daha zarif bir hava katmak için...

The Balm'ın Nude Tude paletindeki Stubborn ve Selfish tonlarını karıştırarak göz kapağıma uyguladım. Gözün en iç kısmındaki aydınlığı yaratmak için Sassy ve Stand-offish tonlarını karıştırdım, Yves Rocher'in kalem fırçasıyla uyguladım. Gözlerimi biraz daha derin göstermek ve makyaja da biraz gölge katmak için Sultry tonunu çok hafifçe uyguladım. En içe uyguladığım aydınlığı ve göz çukuruna uyguladığım mat kahve tonunu fazla gelmişse temiz bir fırçayla biraz dağıttım.

Yüzümün geri kalanında Bobbi Brown Maui allık, fondöten olarak Kryolan TV paint stick, dudak makyajında da yazısını dün yazdığım L'oreal Glossy Balm'ı kullandım. Aydınlatıcıda son zamanlarda hep yaptığım gibi yine NARS Albatross'u tercih ettim.

Bu tip göz makyajlarını gerçekten çok seviyorum. Çok uğraştırıyorlar ama bence sonuca bakınca değiyor.
Sizler nasıl buldunuz?
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!

12 Eylül 2013 Perşembe

L'oreal Glam Shine - Balmy Gloss - 913

Herkese merhaba!
Dün, genelde yazdıklarımın aksine, biraz daha bütçeyi sıkmayacak türden güzel bir şeyler bulmak istedim. L'oreal'in likit liner ının methini bolca duyduğum için artık alıp deneyeyim derken yeni gelen bu "şişko kalem" formatındaki gloss serisiyle karşılaştım.

Drug store tabir edebileceğimiz, bütçeye daha çok uyan ve sıkıntı vermeyen markalardan kendi zevkime göre bir şey bulma ihtimalimin diğer markalara kıyasla daha yüksek olduğu bir marka benim için L'oreal. Bu serinin de onca övgüyü hak ettiğine birebir tecrübe ederek şahit olmuş oldum.

Boyner'de elimde renkleri swatchlarken ve gündelik için rahat kullanabileceğim bir şey ararken, aslında kullanacak hiçbir yer bulamama ihtimalim yüksek olmasına rağmen rengine BİTTİĞİM için 913-Dare the Dragon Fruit'u aldım. Ürünü değerlendirmeye geçmeden önce fotoğraflarını paylaşayım.





913 numaralı bu ton, yanlış hatırlamıyorsam şu an Türkiye'deki renk seçenekleri arasında en koyu ton. İçinde mavi yansımaları olan, koyu bir fuşya gibi.

Bu ürünün uygulanma kolaylığına, duruşuna, dudaklarda bıraktığı yumuşacık hisse, pigmentasyon oranına bayıldım! Ambalajı da otomatik kalemler gibi, döndürdükçe ürünü ortaya çıkarabiliyorsunuz ve gördüğünüz gibi içinde o kadar az bir miktar da yok.
Hiçbir şey düşünmediğim bir konu hiçbir kokusu olmaması. Kötü kokmamasından iyidir tabi ama kozmetik ürünlerinde güzel koku konusu benim için genelde bir artı puan oluyor.
Sevmediğim yani kalıcılığının hiç olmaması ve tabi ki bir şey içerken bardağınıza ya da pipete bulaşması. Aslında ürünün kendisi çok kolay uygulandığı ve hatta uygulaması zevk verdiği için bu yönünü çok da önemsemiyorum ama illa ki bir olumsuz yön bulacak olsam kalıcılık konusu olurdu. Ki gloss formatında bir ürün olduğunu düşünürseniz kalıcılığı olmasını zaten pek bekleyemezsiniz. O yüzden bu pek de önemli bir husus değil.
Fiyatı 30 lira ama ben indirimle 24 liraya aldım dün. Çok daha doğal tonları da var. Kırmızısı da. Turuncusu da.

Uzun zamandır aldığım hiçbir şeyi bu kadar beğenmemiştim. Açıkçası hiçbir kusur bulamadım ve gerçekten bayıldım bu seriye.
Eğer eliniz raflara gidip gidip geldiyse, artık içiniz rahat alabilirsiniz. :)

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!

10 Eylül 2013 Salı

Son Aylarda En Çok Kullandıklarım

Herkese merhaba!
Son aylarda şunu fark ettim, dışarı çıktığımda -neredeyse- hep aynı şeyleri kullanıyorum. Yazın nedense elim göz kalemi ya da liner tarzı hiçbir şeye gitmiyor. Ruj zaten kullanmıyorum. Far deseniz iki üç ayda bir, o da çok özenip çıkmak istediğimde. Ama bunun dışında yok gibi duran makyaj için (ki gerçekten, makyaj konusunda derin bilgisi olmayanlar, makyaj yaptığımı söylediğimde inanmıyor) hep bu ürünleri kullanmışım ve hepsinden de ayrı memnunmuşum.
Her birini ayrı tavsiye edebileceğim ürünleri siz de görün istedim.


Sırasıyla:
Benefit Boing kapatıcı: Yoğun krem yapıda olan bu kapatıcıyı "How to Look the Best At Everything" kitiyle beraber almıştım. Sanırım normalde buradaki gibi iki farklı ton bir arada satılmıyor, o yüzden kitle gelen en kullanışlı şey bu olmuştu. Kapatıcılık oranı çok güzel, benim hiçbir zaman düzene girmeyen uykularımdan gelen mor göz altlarımı gayet güzel kapatıyor. Biraz fazla uygulandığında göz altı çizgilerine hemen doluyor ama iyi yedirirseniz pek sorun çıkarmıyor.

Max Factor Lasting Performance Fondöten: Drug store a kaçabilecek ürünler arasında tartışmasız en sevdiğim ürünlerden biri bu fondöten. İki yıldır kullandığım YSL ve MUFE fondötenlerden daha çok severek kullanıyorum. Genelde yüksek bir kapatıcılık, saten bitiş, ve başörtüme diğer fondötenlere nazaran daha az bulaşacak bir şey istiyorsam bunu kullanıyorum. Dediği gibi uzun süre de kalıyor.

NARS Pressed Powder-Eden: Fondötenimi sabitlemek için kullanıyorum bu pudrayı. En sevdiğim özelliği ipek gibi olması ve tenimin üzerinde birikme yapmaması. Hem kapatıcı hem fondöten sabitlemek için çok güzel. Muhtemelen birkaç aya dibini görürüm çünkü istikrarla kullanıyorum.


Kirpik kıvırma makasım: 2 yıl önce yakınımızdaki süpermarketten deneme amaçlı almıştım. Bir markası bile yok ve sanırım 1 liraydı. Ona rağmen yenisini alma ihtiyacı hissetmedim. Bazen rimel sürmeyecek bile olsam kirpiklerimi kıvırıp çıkıyorum. Sadece bu işlemle bile "sen rimel mi sürdün" diyenler oluyor.

Benefit They're Real rimel: En sevdiğim özelliği, kirpik kıvırma makasıyla aldığınız o kıvrık görüntüyü aynen tutması. Bir de daha uzun kirpikler sağlayınca özellikle de kaş ve gözü arasındaki mesafe az olanlar için o meşhur "kirpiklerim kaşıma değiyor" efsanesi gerçekleşebilir.


MAC Style allık: Altın yansıması olan, turuncumsu şeftali bir allık bu. Son 2-3 haftaya kadar takıntılı şekilde kullandığım Bobbi Brown-Maui allıktan buna geçtim. Bunu da çok seviyorum çünkü ışıltı dozu çok hoş ve verdiği rengi turuncuya çalan şeftali gibi görüyorum kendi fazlasıyla açık tenimde.

NARS Albatross aydınlatıcı: Aldığımdan beri aşk yaşadığım ürünlerden biridir. Makyajla zerre kadar ilgisi olmayan bir arkadaşım bile gördüğünde "senin şu elmacık kemiklerinin üzerindeki o harika şey ne?" demişti, çok alakasız insanlardan güzel övgüler alan, beğenen herkesin "ne sürdün yüzünün şurasına" diye sorduğu, güzeller güzeli aydınlatıcı. Kesinlikle tavsiye ettiğim ürünlerin içinde büyük bir yeri var.


Bütün bunlar olur da fırçasız uygulama olmaz tabi. Innova fırçam hayattaki ilk fırçam. Bunu Huzur giyim mağazalarından ilk pudramı aldığımda almıştım. Tek bir kılı dökülmedi iki yıldan fazladır ve piyasada bulunan bir sürü fırça içinde en en yumuşağıydı şimdiye kadar gördüğüm. Sonrasında "first ever" MAC fırçam, pek meşhur 217 geliyor. Eğer fırçalığımda temiz olarak duruyorsa göz altı kapatıcısını sabitlemek için bunu kullanıyorum çünkü pudra fırçası o bölge için büyük gelebiliyor. Allık ve aydınlatıcımı da sırasına göre MAC 116 numaralı allık fırçamla uyguluyorum.

Burada gördüğünüz her üründen ayrı memnunum. Hepsi de almaya değer ürünler. Eğer uzun zamandır aklınızda olan ve "alsam mı almasam mı?" dediğiniz bir şey varsa içlerinde, bence vereceğiniz paraya değer.

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere!